BM Kadının Statüsü Komisyonu'nun 66. oturumunda konuşan Hazali, 'İran İslam Cumhuriyeti, iklim değişikliği açısından dünyanın en savunmasız bölgelerinden birinde yer alan bir ülkedir. İran'ın eylemleri arasında, kadınları güçlendirmek ve çevrenin korunmasına katılımlarını artırmak için Çevre Örgütü ile bir mutabakat zaptı yer alıyor. Şu anda örgütte 1.171 kadın var ve örgüt temsilcilerinin %40'ı kadın. Ayrıca, ülkenin üst düzey çevre yönetimi pozisyonlarının dörtte biri kadınlara tahsis edilmiştir ve şimdiye kadar kadınlar Çevre Örgütü'nün başkanlığını dört dönem yürütmüştür'' diye belirtti.
Hazali konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Yüzlerce kadın, çevre bilgisine dayalı şirketlerde, biyoteknoloji ve enerji sektöründe CEO olarak çalışıyor ve ülkemde Susuzluğa Uyum Ulusal Çalışma Grubu sekreterinin de bir kadın olduğunu duyurmaktan onur duyuyorum.
Şu anda Iura Ekonomik Birliği Kadın Çalışma Grubu'nu koordine eden İran İslam Cumhuriyeti, sadece kendi yurttaşları için değil, empoze edilen savaşlar nedeniyle uzun yıllardır komşu ülkelerden kaçan yüz binlerce insan için de iklim değişikliği bağlamında yer alıyor.
Bu zirve, kadın ve erkek için cinsiyet eşitliğini arıyor, ancak soru şu ki, bu dünyanın kadınları erkeklerle eşitlik aramak için birbirine eşit mi? Kadınlar savaş, terör ve doğal afetlerin baskılarından zarar görüyorsa, uluslararası toplum ve medya onlara aynı şekilde mi davranmaktadır, yoksa renk, ırk, coğrafya, kısacası siyasi güç her türlü eşitliği geçersiz mi kılmaktadır?
Pek çok çevre şirketi ve merkezinin ciddi yaptırımlara tabi olduğunu not ediyorum ve ülkelerin Kuzeyden Güneye teknoloji transfer taahhüdü ve ülkelerle işbirliğinin uygulanabilir olup olmadığı ve özellikle tek taraflı zorlayıcı önlemlere rağmen devam ettiği taahhüdü de dahil olmak üzere çevresel taahhütlerinin olup olmadığını sorguluyorum.
Bu taahhütlerin uygulanması kadınları çevre sorunları ve iklim değişikliğinden kaynaklanan krizlerle karşı karşıya bırakmaz mı? Uluslararası toplumun ve bölgenin daha fazla farkındalık ve uyanıklığına ve uluslararası topluma üye devletlerin yaptırımların özellikle kadın ve çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerine ve sonuçlarına yönelik tepkilerine tanık olmanın zamanı gelmedi mi?''.
Twitter'da Takip Ediniz. @Irna_Turkish
yorumunuz