İbn-i Sina kimdir; İranlı hakîmin kısaca hayatı ve görüşleri

İbn-i Sina'nın İslam dünyası düşüncesinin yanı sıra Ortaçağ Avrupa'sında da bırakmış olduğu derin etki bu önemli ismin herkesçe bilinmesi gerektiğinin önemini göstermektedir. Bu yazıda İbn-i Sina kimdir, nerede doğdu, kitapları ve eserleri nelerdir gibi soruları yanıtlıyoruz.

İbn-i Sina İslam dünyasının önde gelen filozoflarından olmasının yanı sıra ortaçağ Avrupa’sında da derin etkiler bırakmış önemli bir isim olduğu biliniyor. İbn-i Sina zengin entelektüel birikimi ve kapsamlı eserleriyle tanınan büyük bir filozoftur ve bilim insanıdır.

İbn-i Sina'nın Hayatı

İbn-i Sina'nın hayatı hakkında bilgi sahibi olmak, İslam dünyasındaki diğer filozoflara kıyasla daha kolaydır. Bunun başlıca nedeni onun hayatıyla ilgili günümüze ulaşan kaynaktır. Bu kaynak, İbn-i Sina'nın sadık öğrencisi olan Ebû Ubeyd Cûzcânî (1046 M) tarafından yazılan bir biyografidir. Bu biyografinin birinci bölümünde İbn-i Sina'nın kendi ifadelerine yer verilir. Kitabın ikinci bölümünde ise Cûzcânî kendi gözlemlerini ve yazılarına yer vermiştir.

İbn-i Sina, M.S. 980 civarında Buhara'da doğdu. O dönemlerde Buhara İran topraklarının bir parçasıydı. Babası Belhli’ydi. Samanilerinhükümdarı Nuh bin Mansur'un yönetimi sırasında Buhara'ya giden babası orada önemli bir devlet yetkilisi olarak görevlendirilmişti. Tam adı Hüseyin bin Abdullah bin Ali bin Sina olan İbn-i Sina bu kasabada dünyaya gelmişti.

Yarın Okullar Tatil mi?

İbn-i Sina, ilk önce Kur'an ve Arap edebiyatı öğrenmeye başladı. Daha on yaşındayken, Kur'an'ı bilimlerini tamamen öğrenmiş ve Arap edebiyat konularında derinleşmişti.

Daha sonra babası, onu Hindî hesaplamalarına aşina olan Mahmud Mesahi’nin yanında matematik öğrendi. Bu dönemde, bir Filozof olarak bilinen ve Buhara'ya gelen bir bilim adamı olan Ebu Abdullah Natılî ile tanıştı. İbn-i Sina, onunla felsefe öğrenmeye başladı. İbn Sina, onun eğitimleriyle "İsagoci"yi okudu. Aristoteles mantığı alanındaki bilgisini geliştiren İbn-i Sina fıkıh başta olmak üzere diğer alanlardaki çalışmalarını da sürdürdü.

Ayrıca Okumanızı tavsiye ederiz: Sühreverdi İşrak felsefesinin kurucusu

Bu süreçte, babası İbn-i Sina'nın sadece basit mantık konularını öğrendiğini fark etti ve onu daha ileri konulara yönlendirmek için Aristoteles'in mantık kitaplarını ve diğer yazarların yorumlarını okumasını sağladı. İbn-i Sina, mantık alanında oldukça iyi bir ilerleme göstererek kendi başına söz konusu kitapları okudu. Aynı dönemde, ünlü Yunan matematikçi Öklid’in "Elementleri" adlı kitabını Nâtılî ile birlikte okudu, ardından diğer bölümleri kendi başına okuyup matematik problemleri çözmeyi sürdürdü. İbn-i Sina öğretmei olan Natılî’nin bile çözemediği problemleri çözerek zekasıyla Natılî’yi oldukça etkilemişti.

İbn-i Sina'nın Kitapları ve Eserleri

İbn Sina Bilim ve Kültür Vakfı (İran’da bulunan bir araştırma merkezi) İbn Sina'nın eserleri üzerine yaptığı açıklamada, ona yaklaşık olarak 456 - 500'den fazla kitap, risale, makale ve benzeri eserin atfedildiğini bildirmiştir. Bu vakıf, kesin İbn Sina'ya ait olduğu kabul edilen eserlerin sayısını 185 olarak doğrulamış ve kaynaklarını belirtmiştir.

İbn-i Sina'nın kitapları


İbn-i Sina’nın başlıca kitapları ve eserlerinin isimleri:
 

  • eş-Şifa: Bu kitap İbn-i Sina’nın en önemli felsefi eseri olarak kabul edilir. Kitabın bölümleri 4 konuya ayrılır. 1. Mantık, 2. Fizik 3. Matematik 4. İlahiyat (Metafizik)
  • En-Necat: İbn-i Sina’nın felsefesinin özeti olarak nitelendirebileceğimiz bir kitaptır. en-Necat kitabı da eş-Şifa ve el-İşarat ve’t Tenbihat kitaplarından sonra İbn-i Sina’nın en önemli felsefi eserlerinden biri olarak nitelendirilebilir.
  • el-İşarat ve’t Tenbihat: Muhtemelen İbn-i Sina’nın yazdığı son kitaptır. İki cilt halinde olan kitap genel olarak mantık ve metafizik olarak geniş iki bölümden oluşur.
  • el-Kanun fi’t Tıb: Bu kitap İbn-i Sina’nın tıp alanında yazmış olduğu en önemli kitabı olarak kabul edilmektedir.
  • Dânişnâme-i Alâî: Bu kitap İbn-i Sina’nın farsça yazmış olduğu önemli eserlerinden biridir.  Bu kitap da mantık, fizik, astronomi, musiki ve metafizik alanları üzerine yazılmıştır.

İbn-i Sina'nın Tıp Alanındaki Çalışmaları

İbn Sina'nın tıp alanındaki en önemli eseri, "El-Kanun fi't-Tıb" adlı kitabıdır ve bu eseri 406 hicri yılı civarında, yani yaklaşık olarak 35 yaşında iken yazmıştır. Bu kitap, İslam dünyasında ve ortaçağ Avrupa'sında, bu alandaki diğer tüm eserleri gölgede bırakacak şekilde büyük bir etki yaratmıştır.

İbn-i Sina, tıp tanımında, "Tıp, insan vücudunun sağlığını koruma ve bozulduğunda onu eski haline getirme amacıyla, insanın fiziksel durumunu anlamak için kullanılan bir bilimdir" ifadesini kullanmıştır.

Özetle "el-Kanun" kitabı, Ortaçağ'ın ortalarına kadar, Montpellier ve Louvain üniversitelerinde tıp eğitimi için temel metin olarak kabul edilmiş ve 1650'lere kadar ders kitabı olarak kullanılmıştır. Bu eser, 1187'de Gerard of Cremona tarafından Latin'e çevrilmiş ve Avrupa'da yaygın olarak kullanılmıştır. İbn-i Sina'nın diğer tıp eseri olan "El-Urcuzeh fi't-Tıb" de Latincede çevrilmiş ve yeniden düzenlenmiştir. İtalyan bilim insanı Andrea Alpago (1520 civarı) İbn Sina'nın tıbbi eserlerini Latince'ye çevirerek büyük bir üne kavuşmuştur. "El-Kanun"un tam metni Rusçaya tercüme edilmiş ve  1954-1960 yılları arası Taşkent’te yayınlanmıştır.  

İbn-i Sina'nın Felsefi Görüşleri

İbn-i Sina'nın felsefi görüşleri, genel olarak ve özellikle bazı temel prensipler açısından, İslam dünyası düşünce sistemine ve aynı zamanda Ortaçağ Avrupa felsefesine derinlemesine ve kalıcı bir etki bıraktı.

Bu felsefi sistem, temel olarak Aristotelesçi ve birkaç belirgin Platoncu unsurları birleştiren, aynı zamanda kendine özgü yaklaşımlarla bu düşünce geleneğini zenginleştiren bir yapıdır. Ancak, İbn Sina, öncelikle Aristoteles'in takipçisi olarak bilinir ve onun için "Hakimlerin imamı" tabirini kullanır. Ancak bu Aristoteles'e körü körüne bağlılık anlamına gelmez. İbn-i Sina, Aristoteles'in temel düşünce hatlarını takip etmekle birlikte, çoğu felsefi problemde orijinal düşünceler geliştirir.
İbn-i Sina özellikle Platoncu (Plotinus'a dayalı) ve Neoplatonik düşünceleri sistemine dahil etmeye çalışır.

İbn-i Sina, Yunan ve İskenderiye filozoflarının eserleriyle birlikte, İslam dünyasının bu düşünce mirasını ve Müslüman filozofların Yunan felsefesini İslami bilgiyle birleştirme çabalarını da içeren birçok kaynağı incelemiştir. Aristo başta olmak üzere Yunan felsefesindeki önemli başlıkları Farabi’nin sayesinde anladığını itiraf eden İbn-i Sina her ne kadar da Platon ve Aristoteles düşünce geleneğinden etkilense de  tüm düşünce serüveninde Müslüman bir filozof olarak ilk olarak Kur’an-ı Kerim’i düşüncesinin temeli olarak benimsemiştir.

Kelâm mücadeleleri ve onun zirveye ulaştığı 3. yüzyıl düşünce ortamı, İbn-i Sina'nın entelektüel bir düşünür olarak dikkate değer olmasına yol açmıştır. İbn-i Sina'nın dikkatini çeken konular arasında Allah'ın zat ve sıfatının ispatı, kelamcıların görüşlerine eleştiri, hiçlikten yeniden varlık, varlıkların varoluşunun zorunluluğu veya gereklilik, alemin yaratılışı ve cismani yeniden diriliş  gibi meseleler bulunmaktadır.

İbn-i Sina'nın eserlerinde, mistik düşüncelerine dair izler de görmekteyiz. İbn-i Sina'nın, tasavvufun önemli şahsiyetleriyle tanıştığı ve yazıştığına dair kayıtlar bulunmaktadır. Onun eserleri arasında, örneğin "Hay bin Yakzan," "Et-Tayr ve Mi'rac” Risalesi," ve "el-İşarat ve't-Tenbihat" kitabının dokuzuncu ve onuncu bölümlerinde, tasavvufi meseleler ele alınmıştır.

Bundan önce de hatırlattığımız üzere İbn-i Sina'nın düşünce dünyasının temel kaynaklarından biri Kur'an-ı Kerim ve hadislerdir. Onun eserlerinde, Kuran'ın yanı sıra peygamber geleneğine olan derin bağlılığı belirgin bir şekilde görülmektedir.

İbn-i Sina Neden Öldü | İbn-i Sina’nın mezarı nerede ?

İbn-i Sina, hayatının son dönemini İsfahan'da geçiriyordu. Ancak, 427 Hicri yılında Hamedan’a doğru yola koyuldu. Kendisini tedavi etmeye çalışan İbn-i Sina tedavi sürecinin iyiye doğru gitmediğinin farkına varınca İsfahan'a geri döndü. Tedavisine devam etti ve bir miktar iyileşme kaydetti, bu da onun tekrar Hamedan’a doğru yola çıkması için bir olanak sunmuştu. Ancak İbn-i Sina’nın hastalığı tekrar arttı.

Ayrıca bakmanızı tavsiye ederiz: "Farabi kimdir?"

Hamedan'a varışlarının ardından, kendi tedavisinden vazgeçti ve birkaç gün sonra Ramazan'ın ilk Cuma günü, 428 Hicri yılında, 58 yaşında vefat etti ve aynı şehirde defnedildi.

İbn-i Sina'nın mezarı

İbn-i Sina'nın ölümünden sonra, mezarı Hamedan şehri surlarının altına, Abu Sa'id Dakduk tarafından gömüldü. İbn-i Sina’nın mezarı günümüzde İran’ın Hamedan kentinde bu şehri görmeye gelen turistlerin ilk durağıdır.

3 Persons

İlgili haberler

yorumunuz

You are replying to: .