Azerbaycan, 1991'de bağımsızlığını ilan ederken, İsrail, 1993’te Bakü'deki büyükelçiliğini açmıştı.
İsrail’in İran’ı çerçeveleme strateji kapsamında, Arap Körfez ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirirken, son dönemde Azerbaycan’la da ilişkilerini geliştirdi.
İsrail eski Savunma Bakanı Benny Gantz, Ekim 2022’de Bakü’ye resmi ziyaret düzenlemişti. Bakü yönetimi bu ziyaretten kısa süre sonra Tel Aviv'de büyükelçilik açılmasına karar verildiği duyurmuştu.
Özellikle Ermenistan ile yaşadığı savaş ve çatışmalar nedeniyle İsrail’den silah ithalatını artıran Azerbaycan, İsrail'in petrol ihtiyacının yaklaşık %65-70'ini karşılıyor.
Bu bilgiler resmî açıklama ve anlaşmalara dayalı bilgilerdir. Gayri resmi kısmı akıllara durgunluk getirecek boyutta. Unutulmamalıdır ki görünen ilişkiler toplumda karşılığı kabul edilen kadar servis edilir. Toplumun kabul görmediği ilişkiler derin ilişkiler babında kök salar ve görünen ilişkilerden daha tehlikelidir. Azerbaycan-İsrail ilişkilerinde de görünenlerden çok görünmeyen gerçekler etkindir. Dolayısıyla resmi makamların açıklamalarından ziyade gayri resmi faaliyetler esas alınmalıdır. Azerbaycan ile İsrail arasındaki ilişkiler gözle görünenden ziyade bölgede gözettiği politikalar temelinde yürüttüğü faaliyetlerdir. Yukarıda da dikkat çektiğim Azerbaycanlı Yahudiler, İsrail’in kurulmasıyla birlikte Asya’da daha etkin hale gelmişlerdir. Azerbaycan’da İran masası gayri resmi olarak faaliyet göstermektedir. Ancak etkili kadroları Azeridir.
İsrail’i doğru analiz etmek ve küresel hedeflerini yerinde tahlil etmek için ilişkili olduğu devletleri ve o devletlerin toplumlarına dikkat etmek gerekir. Bu doğrultuda son yıllarda Azerbaycan ile İsrail arasında gün yüzüne çıkan ilişkilerin arka planına dikkat çekmek istedim. Şimdi gelelim son yıllarda, özellikle Azerbaycan ile Ermenistan arasında patlak veren Karabağ savaşı iki ülke arasındaki derin ilişkileri de açığa çıkarmış oldu.
Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, Azerbaycan'ın Tel Aviv Büyükelçiliği'nin açılış resepsiyonunda yaptığı konuşmanın arka planında önemli mesajlar yer alıyordu.
Bayramov, İsrailli mevkidaşı Eli Cohen ile yaptıkları görüşmede bölgesel meseleleri ele aldıklarını vurgulayarak; "İsrail ve Türkiye ilişkilerinin de olumlu yönde seyrettiğine yerinde şahit olduk. Türkiye-İsrail ilişkilerinde bundan önceki dönemde bir soğukluk vardı. Azerbaycan devleti olarak bizim için kardeş ve müttefik olan Türkiye ile bizim için dost İsrail'in arasında ilişkilerin iyileşmesi çok önemliydi. Cohen ile bugünkü görüşmemizde 'Biz Türkiye'deki deprem felaketinin ardından İsrail tarafı olarak Azerbaycan'dan sonra en fazla ekip gönderen ülke olduğumuz için çok mutlu olduk' diye anlattı. Bu İsrail ve Türkiye arasındaki ilişkilerin bir göstergesidir. Türkiye-Azerbaycan ilişkileri hem ülkelerimize hem de bölgeye çok olumlu katkı sağlıyor." şeklindeki konuşmayı kameraların karşısında yaptı.
Açıklamanın içinde Türkiye’den de bahsedilmesi ayrıca başlı başına bir konudur ve kesinlikle detaylıca ele alınmalıdır. Ancak yine de Karabağ savaşında yaşanan gelişmeler ister istemez Türkiye ile İsrail arasında önemli bir gelişme olduğu düşünülebilir. Zira Karabağ savaşı İsrail ile Türkiye’yi aynı cephede buluşturdu. Nitekim savaşın sonunda Azerbaycan devlet başkanı İlham Aliyev yaptığı bir açıklamada Türkiye ile İsrail arasında arabulucu olmaya hazır olduklarını belirtti. Zaten Aliyev’in bu açıklaması üzerine Türkiye Devleti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da memnuniyetle karşılandı.
Azerbaycan'ın Tel Aviv Büyükelçisi Memmedov da büyükelçiliğin açılmasının ülkesi ve İsrail tarafından uzun zamandır beklenen bir gelişme olduğuna işaret ederek, Azerbaycan ve Yahudi halkları arasında uzun yıllardır süren bağlar olduğunu söyledi.
Azerbaycan'daki Yahudi cemaatinin uzun yıllardır "antisemitizm ile karşılaşmadan yaşadığını" aktaran Memmedov, iki ülke arasında özellikle eğitim, turizm, teknoloji, tarımsal kalkınma, yapay zekâ alanındaki iş birliğini artırmayı hedeflediklerini kaydetti.
Memmedov, Azerbaycan'ın Tel Aviv'deki büyükelçiliğini açmasının iki ülke ilişkileri açısından tarihi bir gün olduğunu sözlerine ekledi.
İki ülke arasındaki derin ilişkilerin ne gibi bir sorunu olabilir ki? Tüm ülkeler arasında kavga-savaş olduğu gibi dostluk üzerine kurulu ilişkiler de mümkündür… elbette, ancak İsrail’in yapı itibariyle kendi menfaatine hizmet etmeyen hiç kimse dost olamaz… Bu temel ilke kendileri gibi düşünmeyen ve Siyonizme hizmet etmeyen Yahudiler için de geçerlidir. Dolayısıyla Azerbaycan Devleti, İsrail’e yardım/hizmet ettiği sürece muteber bir dost olarak kabul edilebilir.
Azerbaycan şu an İsrail için bence en önemli “dost ülke” konumundadır. Çünkü Suriye ve Lübnan cephesinde oluşan güç kendisi için büyük bir tehdit oluşturuyor. Bu iki cephede de her ne kadar Hizbullah ve Şam yönetimi olarak bilinse de sahada aktif olarak bu cepheyi güçlendiren İran’dır. Bunu Tel Aviv rejimi iyi biliyor. Kendisi için sonun başlangıcı olarak tıkır tıkır işleyen sürecin ölümcül nefesini hissediyor. İşte İsrail bu tehlikeyi önlemek için İran’ı hem içeriden hem de komşu ülkeler üzerinden istikrarsızlaştırmaya çalışıyor.
“Suriye, Lübnan cephelerinde sıkışan İsrail, İran’a Azerbaycan üzerinden misilleme yapma peşinde…” cümleyi kullanmamın sebebi de burada saklı. İsrail ne edip ne yapıp kendisini doğruda ve dolaylı yoldan tehdit eden İran’ı birçok açıdan kuşatmaya, İran’ın kendi iç meseleleriyle yoğunlaşmalı ve mutlaka “komşu ve Müslüman” bir ülkeyle kavga halinde olmasını ister ve bu doğrultuda da ne yapması gerektiğini iyi bilir. Bu hayalini gerçekleştirebileceği en önemli “müttefik” ise Azerbaycan’dır.
Azerbaycan’ın İran’a yönelik zaman zaman çıkışlarının arkasında İsrail’in olduğu bilinmelidir. Hiçbir hakkı olmadığı halde Filistin’i işgal edip, orada korsan bir rejim kuran İsrail’in yayılmacı politikalarına karşı “tehdit” gördüğü herkese karşı her türlü yıkıcı ve hatta terör saldırıları yapmaktan geri durmaz.
Böyle uzun bir yazıyı kaleme almamamın nedeni İsrail'in Azerbaycan Büyükelçisi'nin sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımı sebep olduğunu belirtmek isterim.
İsrail'in, Bakü Büyükelçisi George Deek'in; "Tebriz'in Gizemli Masalları" adlı bir kitaptan İran'ın Tebriz kentiyle ilgili "Azerbaycan tarihini ve kültürünü öğrendiğine" dair paylaşımına İran tepki gösterdi.
İsrail'in Bakü Büyükelçisi Deek, Twitter hesabından İsrail bayrağı ile okuduğu kitabın fotoğrafını paylaştı.
Deek, paylaşımında "Geçenlerde bana sunulan bu harika kitapta Tebriz'deki Azerbaycan tarihi ve kültürü hakkında çok şey öğreniyorum. Arkadaşlar bu aralar ne okuyorsunuz" ifadelerini kullandı.
İsrailli diplomatın paylaşımına İran'ın Bakü Büyükelçisi Abbas Musevi, Twitter hesabından paylaştığı mesajla tepki gösterdi.
Büyükelçi Musevi, mesajında "Bu maceraperest çocuğun bilgisine: Biricik Tebriz’imiz, İran'ın gururlu tarihinde ilkler diyarı olarak bilinir. Görünüşe göre ilk kötü, Siyonist İsrail rejimi de Tebriz'in gayretli halkı tarafından gömülecek. Kırmızı çizgimizi asla geçmeyin, asla!" ifadelerini kullanmıştı.
Toparlayacak olursak İsrail’in hedefleri kapsamlı hedeflerdir. “İsrail sadece yaşamak istediği bir yurdun olması hayalini kuruyordu ve onlar için kutsal kitaplarda işaret edilen bölgede bir devlet kurup kendi inançları üzerine yaşamak istiyorlar” gibi son derece masumane bir görüntü verilmesine kanmayın. İsrail hiçbir zaman sadece işgal ettiği topraklarla yetinmeyeceği bilinmelidir. Yahudi Siyonizmin en kutsal hedefleri BÜYÜK İSRAİL’in kurulmasıdır. Bu hedefin gerçekleşmesi için Nil ile Fırat arasındaki coğrafyayı işgal etmesi gerekir. Peki, bu hedef gerçekleşse dahi yine rahat durur mu? Hayır…bunu bilen İran İslam Cumhuriyeti bu hedefin önünü kesmeye çalışıyor. Bunu İsrail’in gelmiş geçmiş bütün devlet adamları da dile getirmişlerdir. Siyonist rejimin “düşman” kavramı ele alındığında sadece İRAN tanımlanıyor. Büyük düşmanıyla başa çıkmak için de hem içeriden hem de dışarıdan kuşatmalıdır. Dolayısıyla Azerbaycan bu düşünce için en ideal ülkedir.
Bunu ancak bu kuşatmayı yarmakla geçici bir süreliğine kendisi için tıkır tıkır işleyen sonun başlangıcını erteleyebilirim düşüncesiyle İran’ın dikkatini başka tarafa çekmeye çalışıyor.
Son olarak Azerbaycan yönetimi üç İranlı diplomatı “istenmeyen adam” ilan etti. Bütün olup bitenlerden sonra Azerbacan’ın “İran’la savaşa” sürüklendiğini görmek mümkün. İsrail’in en büyük planı da budur. Ancak İran bu oyuna gelmemek için ferasetli politikalarını sürdürüyor. Azerbaycan topraklarında hazır kurulu İsrail üsleri İran’ı tehdit etmekle birlikte bölgenin geleceği için de önemli bir sorun oluşturuyor.
yorumunuz