Suriye, Lübnan cephelerinde sıkışan İsrail, İran’a Azerbaycan üzerinden misilleme yaparak İran-İsrail Vekalet savaşında adeta köşeye sıkışan bir kedi gibi ani bir hareket ile kendini kurtarmaya çalışıyor.
Yazıya böyle bir cümle ile neden başladığımı sorduğunuzu duyar gibiyim. Tam da işin aslı budur. İsrail, Azerbaycan Cumhuriyeti üzerinden İran’ı tehdit etmeye çalışıyor. Siyonist İsrail rejimi Suriye-Lübnan cephesinde nefes alamayacak hale geldiğinin farkındadır. Suriye’de 11 yıldır sürdürülen vekalet savaşı İsrail için bulunmaz bir fırsattı ve bu fırsatı da en iyi şekilde kullanmayı bildi. Bazı İslam ülkeleri vekalet savaşına benzin taşırken, başta Amerika olmak üzere Batılı ülkeler İsrail’in planlarını ilerletmek için alan açıyordu. Her ne kadar bu 11 yıllık vekalet savaşında önemli kazanımlar elde etmiş olsa da Suriye’de, İsrail için daha tehlikeli bir cephe açılıyordu. İsrail’in pek de yabancı olmadığı bir cephe. Suriye’de ikinci bir Hizbullah, hem de oldukça profesyonel ve sahayı çok iyi bilen bir direniş gücü oluşuyordu. Vekalet savaşı bittiğinde ve herkes evine döndüğünde kendisinin neyle baş başa kaldığını biliyordu. İran ve Direniş Cephesi’nin tepesinde olduğunu fark eden İsrail, İran’ın kendi içişleriyle, sınırlarıyla, komşu ülkelerle ilgilenmesi stratejisini devreye soktu. Yaklaşık iki ay süren ve İran’ın iç güvenliğini tehdit eder hale gelen provoke edilmiş Mehsa Emini protestolarını bir örnek olarak hatırlatmakta yarar var. Emniyet mensuplarına, sivil vatandaşlara, kutsal mekanlara yönelik saldırılar bir anda başlamış ve bir nevi hibrit savaşı başlatılarak İran-İsrail vekalet savaşı yeni bir boyut kazanmış oldu. Bu olayların arkasında İsrail-ABD olduğunu bilen devlet aklı sabırla işin üstesinden gelmeyi başardı. Ancak İsrail ve Amerika pes etmek istemedi ve sürekli baskı politikalarını sürdürdü. Özelikle Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’ye yönelik devlet terörü Irak’ta hedef haline gelen Amerika varlığı ciddi darbeler aldı ve artık Irak üzerinden İran’ı hedef almak imkansızlaştı. Buna karşın Azerbaycan cephesi aktif hale getirildi.
Azerbaycan Cumhuriyeti ile İsrail ilişkileri yeni değil. Filistin topraklarında gayrimeşru Siyonist İsrail rejiminin kuruluşunda Azerbaycanlı Yahudilerin büyük bir katkısı olduğunu belirtmekte yarar vardır. Nitekim yüz bin civarında Azerbaycanlı Yahudi işgal topraklarına yerleşerek devletin üst kademelerinde yer almışlardır. Azerbaycan’da yaşayan Yahudiler de Azerbaycan yönetiminde söz sahibi konumunda olanlar günümüze kadar gelmişlerdir. Şu an isimleri Müslüman isimler gibi görünse de aslen Siyonist Yahudidirler. Bu kesim Azerbaycan’ın politikalarına yön verebilecek kadar güçlü konumdalar. Bu güç İsrail’in Azerbaycan topraklarında her türlü faaliyetin önünü açmış durumdalar.
Karabağ savaşı ve Azerbaycan-İsrail İlişkileri
İsrail’in Azerbaycan’da çok sayıda askeri ve istihbarat merkezi mevcuttur. Karabağ’da bir anda patlak verene Azerbaycan-Ermenistan savaşının asıl sebebi işgal altındaki toprakları geri almak olmadığını, İsrail’in Karabağ’a bu bahaneyle yerleşmesini sağlamak için olduğunu düşünüyorum. Öyle de oldu… Hatırlayalım o süreçte yürütülen kirli propagandaları. Tahran yönetiminin açık bir şekilde Azerbaycan’ın yanında olduğunu beyan ettiği halde, “İran, Ermenistan’a yardım ederken, İsrail, Azerbaycan’ın yanında” şeklinde yoğun bir kara propaganda yürütüldü. Artık İran’a karşı İsrail değil, Azerbaycan rol almayı üstlendi. Bakü yönetiminin İran’a karşı takındığı tavır giderek belirgin bir şekilde değişti. İran’da önemli cinayetler işleyen insansız hava araçları Azerbaycan topraklarından havalandığı belgelendi. Bu terörist saldırılar sürerken, Bakü yönetimi içeride kendi vatandaşlarına sürek avı başlattı. Hiçbir delil olmadığı halde “İran ajanları” yaftasıyla kendi vatandaşlarını hapse attı, atmaya devam ediyor. “İran ajanları”üzerinden Tahran’a karşı bir strateji geliştirdi. Bu stratejiler üzerinden İran’a karşı sert söylemler geliştirirken, İsrail’le geliştirilen ilişkileri halk nezdinde meşrulaştırmak istedi.
“Dostumuz İsrail” yalanıyla yol alan Azerbaycan yönetimi, İsrail’le karşılıklı diplomatik adımlar attı. Karşılıklı büyükelçilikler açıldı. İlginç olan ise Tel Aviv ve Bakü yönetimleri için “Ortak Düşman İran” stratejisi üzerinden hareket etmesi oldu.
Her ne kadar Azerbaycan’ın Tel Aviv Büyükelçisi Muhtar Memmedov, "İsrail'in, İran'a saldırmak için topraklarımızı kullanmasına müsaade etmeyiz" dese de "İsrail, Azerbaycan’a 92 uçuş ile silah ihraç etti" haberleri ortaya çıktı. Açıkçası bulunduğumuz dönemde İran-İsrail vekalet savaşı sürecinde İsrail’in Azerbaycan’ın ön plana çıkmasını uygun gördüğünü gösteren birçok gelişme yaşandı.
Haaretz gazetesi, İsrail’in İran'ın nükleer tesislerine saldırmaya karar vermesi durumunda Bakü'nün İsrail'e yardım etmek için bir havaalanı hazırladığını ve İran'ı izlemek için Mossad'a Azerbaycan'da bir şube kurmasına izin verdiğini yazdı.
Habere göre Azerbaycan, Silk Way hava yolları, 2016'dan itibaren, Ilyushin-76 uçakları ile “sivil kargo uçakları için alışılmadık bir varış noktası olan” İsrail’in Ovda Havalimanı'na en az 92 kez iniş yaptı.
Bakü-Ovda arasındaki hava trafiğinin, özellikle Azerbaycan-Ermenistan arasında 2016’daki 4 günlük savaşta ve Karabağ Savaşı'nın yaşandığı 2020 ve 2021’de artması dikkat çekmişti.
İsrail’in Bakü yönetimine, Tavor taarruz tüfeklerinden, radar, hava savunma, tanksavar füzeleri, balistik füzeler gibi en gelişmiş sistemler ve insansız hava araçlarına kadar hem istihbarat hem de saldırı amaçlı çok çeşitli silahlar ihraç ettiği belirtilmişti.
Azerbaycan’ın, ayrıca, muhalifler ve gazetecilere karşı kullanmak için İsrail’den “Pegasus” casus yazılımını tedarik ettiği öne sürülmüştü.
Bu desteğin karşılığında Azerbaycan’ın Mossad'a, İran'ı izlemek için bir ileri şube kurmasına izin verdiği iddia edilmiş ve Tel Aviv ile stratejik ittifakının bir parçası olarak İsrail’in en büyük petrol tedarikçisi haline geldiği vurgulanmıştı.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsünün bir raporu da İsrail'in 2011-2020 yıllarında Azerbaycan'ın silah ithalatının yüzde 27'sini oluşturduğunu bildirmişti. Raporda, teslimatların çoğunun 2016-2020 yıllarında gerçekleştiğine ve bu dönemde, İsrail'in Azerbaycan'ın silah ithalatının yüzde 69'unu oluşturduğuna işaret edilmişti.
"İran-İsrail Vekalet Savaşı"nda İsrail'in Azerbaycan Hamlesi" adlı YAZININ İKİNCİ BÖLÜMÜNÜ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
yorumunuz