Middle East Eye dergisinde bir yazı kaleme alan Museviyan, 'İran'ın önde gelen bilim insanı Muhsen Fahrizade geçen hafta suikaste kurban gitti. İsimsiz üç ABD'li yetkili New York Times'a suikastın arkasında İsrail rejiminin olduğunu söyledi. Suikastten birkaç gün önce İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Salman ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Suudi Arabistan'da gizli bir görüşme yaptı. İsrail kaynakları, toplantının amacının Trump'ın başkanlığının geri kalan haftalarında İran'a yönelik gizli operasyonlar yapmak ve baskı ile yaptırımları yoğunlaştırmak olduğunu ortaya koydu' ifadelerini kullandı.
Nükleer Anlaşma'nın imzalanmasından önceki yıllarda, İsrail rejiminin şehit olarak adlandırılan beş İranlı nükleer bilim adamına suikast düzenlediğine değinen Museviyan, 'General Kasım Süleymani'nin öldürülmesinden sonra Fahrizade suikastı, Nükleer Anlaşma sonrası İranlı yetkililere yönelik en çirkin ve insanlık dışı şiddet eylemidir. Şehit Fahrizade sadece önde gelen bir nükleer bilim insanı olmakla kalmadı, aynı zamanda ülkeyi virüsten kurtarmak için koronayı teşhis etmek ve aşılamak için bir İran kiti inşa etmede etkili oldu' diye belirtti.
Museviyan'a göre, suikast vakti tesadüfi değildi. ABD Başkanı seçilen Biden, İran'ın Nükleer Anlaşma'ya dönmesi halinde ABD'nin de bu anlaşmaya döneceğini ve böylece Tahran'la daha fazla görüşmeye devam edeceğini belirtti. Suikast bu politikayı yok etmek amacıyla gerçekleştirildi.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin Biden'in Trump'ın ABD Başkanı olduğu 20 Ocak 2017'den önceki duruma dönmesi durumunda İran-ABD ilişkilerinin sorunlarını çözmenin çok kolay olacağını, İran'ın politikasının "bağlılığa bağlılık, eyleme geçme ve gerilimi azaltmaya karşı gerilimi azaltmaya" bağlı olduğunu vurguladığını dile getiren Museviyan, 'İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei de "Yaptırımları işe yaramayan müzakerelerle kaldırmaya çalıştık" diyerek, müzakerelerdeki güvensizliğini bir kez daha gösterdi. Trump'ın Nükleer Anlaşma'dan ayrılması ve General Süleymani ile Fahrizade'ye düzenlenen suikastler, Ayetullah Hamanei'nin Ruhani'den daha gerçekçi olduğunu gösteriyor' açıklamasında bulundu.
İran ile ABD'nin Nükleer Anlaşma'yı yeniden canlandırmada birçok iç sorunla karşı karşıya kalırken, Biden'in dönüş politikasının Netanyahu ve Bin Salman'ı Pompeo ile benzeri görülmemiş bir görüşme yaptıkları noktaya kadar salladığını ifade eden Museviyan, 'Onlarbu anlaşmaya karşı hiçbir eylemden kaçınmadılar ve Biden yönetiminin İran nükleer anlaşmasına geri dönmesini engellemek için çabalarına devam edecekler. Fahrizade'ye yapılan suikast, Biden'ın İran politikasını engellemeyi amaçlıyordu. Biden, Nükleer Anlaşma'ya dönme amacının aslında diplomasi alanına geri dönmek olduğunu vurguladı' ifadesine yer verdi.
Museviyan yazının devamında şunları yazdı:
'Öncelikle Biden, Ruhani hükümetinin kalan döneminde Nükleer Anlaşma'ya geri dönmek için herhangi bir ön koşul koymamalı ve İran ile tartışılan konuları genişletmeye çalışmamalıdır. Böylesi bir talep bu anlaşmayı yeniden canlandırma sürecini engelleyecektir, çünkü İran halkının özellikle General Süleymani ve Fahrizade suikastından sonra Amerikan karşıtı duyguları göz ardı edilemez.
Nükler Anlaşma tam ve entegre bir şekilde uygulanmalıdır. Anlaşma imzalandığında, ilk ABD yaptırımları nedeniyle tam olarak uygulanması mümkün olmadı ve İran tam ekonomik faydalardan yararlanamadı. Bu nedenle Washington, UAEK'nin tüm üyelerinin bu anlaşmayı tam olarak uygulayabilmesi için ilk yaptırımları askıya almalıdır.
Konvansiyonel ve konvansiyonel olmayan silahlar gibi bölgesel sorunlar, bölgesel, kapsamlı ve çok taraflı diplomasi yoluyla çözülmelidir. Suudi Arabistan, gizli bir nükleer programa ve 5 bin kilometre meznilli Çin füzelerine sahip. İsrail rejimi de 5 bin kilometre menzile sahip olan ve nükleer savaş başlıkları taşıyabilen Jericho füzelerine ve ayrıca yüzlerce nükleer bombaya sahip. Ancak Batı'nın tüm çığlıkları ve haykırışları, maksimum 2 bin kilometre menzili olan ve nükleer bombası bulunmayan İran'ın füze kabiliyetiyle ilgili.
Görünüşe göre İran'ın bir sonraki cumhurbaşkanı muhafazakarlardan olacak. Böyle bir değişiklik, İran'da uyumlu ve tek tip bir hükümet kurulmasına yardımcı olacaktır, çünkü parlamentonun çoğunluğu da muhafazakarların elinde. Böyle bir hükümete İslam İnkılabı Rehberi daha çok güvenecek ve daha fazla karar alma gücüne sahip olacak. İslam İnkılabı Rehberi'nin dış politikanın nihai karar vericisi olduğu unutulmamalıdır. ABD Merkez Komutanlığı gibi Devrim Muhafızları da bölgede önemli bir rol oynuyor.
"Bu nedenle, bir sonraki İran hükümeti ile nükleer sorunun ötesinde konularda diyaloğa izin vermek için, Biden Nükleer Anlaşma'ya geri dönmeli, Devrim Muhafızları'nı terör örgütleri listesinden çıkarmalı ve üst düzey yetkililere yönelik yaptırımları kaldırmalıdır'.
Twitter'da Takip Ediniz. @Irna_Turkish
yorumunuz