Hamedan, İran'ın en eski şehirlerinden biri olarak bilinir ve zengin tarihi mirasıyla ön plana çıkar. Ali Sadr Mağarası gibi eşsiz doğal güzelliklerden İbn Sina'nın Türbesi gibi tarihi ve kültürel yapılarına kadar çeşitli önemli noktaları barındırır. Ali Sadr Mağarası, dünyanın en büyük su dolu mağaralarından biri olarak benzersiz bir doğa harikası olarak karşımıza çıkar. İbn Sina'nın Türbesi ise ünlü İranlı hekim ve filozofun mezarının bulunduğu turistik bir merkez olarak, mimarisiyle tarihi ve kültürel öneme sahiptir. Hamedan, kültürel ve tarihi zenginliğiyle her ziyaretçisine benzersiz bir deneyim sunarken, doğal güzellikleriyle de göz kamaştırır. Birlikte bu büyülü şehrin gezilecek bazı yerlerini tanıyalım.
Ali Sadr Mağarası: Doğanın Mucizesi
Ali Sadr Mağarası, dünyanın en büyük su dolu mağaralarından biri olarak bilinir.
Hamedan, İran'da bulunan Ali Sadr Mağarası, dünya çapında yalnızca birkaç yerde bulunan ve kayıkla gezilebilen nadir su mağaralarından biridir, aynı zamanda en uzun kayık rotasına sahiptir. Milyonlarca yıl süren bir geçmişe sahip olan bu mağara, Ali Sadr köyünün bir parçası olarak, hem İran'ın hem de dünyanın en etkileyici doğa harikalarından birini temsil eder.
Bu mağarayı ziyaret ettiğinizde, pedallı kayıklarla suyun üzerinde ilerlerken, kıvrımlı koridorlar ve labirent gibi geçitler arasında dolaşacaksınız. Her bir dönemeç, beklenmedik doğal güzelliklerle sizi karşılar. Yıl içinde yüz binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan bu yer, Hamedan'ın gözde mekanlarından biridir.
Ali Sadr Mağarası, geniş bir göle ev sahipliği yapması ve suyla dolu geçitlerle örülü olması sebebiyle, dünyada benzersiz bir çekim noktasıdır. Bu tip mağaralar sadece birkaç ülkede, örneğin Fransa ve Avustralya'da bulunmaktadır.
Mağaranın oluşumu tamamen doğal süreçlerle gerçekleşmiştir; insan eli değmemiştir. Oluşum süreci, yağmur sularının zeminle teması sonucu karbondioksit ile reaksiyona girerek karbonik asit oluşturması ve bu asidin kireçtaşını aşındırarak mağara içindeki boşlukları yaratması şeklinde açıklanabilir.
Bu boşluklar, çözünebilir kalsiyum bikarbonatın varlığı sayesinde zamanla genişleyerek birbirine bağlanmış ve muazzam bir doğal yapı olan Ali Sadr Mağarası'nı meydana getirmiştir.
Keşfedilen bölümler, birbirine bağlı koridorlar, salonlar ve dar geçitlerden oluşur. Bazı geçitler çıkmaz sokak gibidir, bazıları ise birbirine açılır. Ziyaretçiler, botlarla bu geçitlerden geçerek mağaranın estetik güzelliklerini keşfeder.
Mağaranın kalbinde, tekneyle geçilebilen büyük bir su birikintisi yer alır. Bu gölün suyu, yer altı kaynaklarından ve mağaranın çeşitli noktalarından sürekli sızan su ile beslenir; bu sular genellikle yağmur yağışlarından kaynaklanır.
Su yolu gezintisinin ardından, doğanın muhteşem manzaralarını içeren bir yürüyüş yolu sizleri bekler ve bu yol sizi mağaranın çıkışına yönlendiren başka bir su yoluna götürür. Dönüş yolu daha dar ve alçak tavanlıdır, ancak tekne geçişine uygun şekilde düzenlenmiştir.
Ali Sadr Mağarası'nın su derinliği, farklı bölümlerde değişiklik gösterir; yarım metreden başlayıp 14 metreye kadar ulaşabilir. Bazı yeraltı çukurları ise 40 metre derinliğe kadar iner. Mağaranın toplam uzunluğu yaklaşık 12 kilometredir ancak zorlu koşullar nedeniyle sadece 3 kilometrelik bir kısmı ziyarete açıktır.
İbn Sina'nın Türbesi
Hamedan, İran'da bulunan Ebu Ali Sina (İbn Sina) Türbesi, ünlü İranlı hekim ve filozof İbn-i Sina'nın yanı sıra, Ebu Said Dakhdūk ve milli şair Ebu'l-Kasım Arif Kazvinî'nin mezarlarını içeren önemli bir tarihi ve kültürel anıttır. İbn-i Sina'nın hayatı ve tıp bilimine katkıları hakkında bilgiler sunan bir müze de bu kompleksin bir parçasıdır.
Türbenin etrafındaki yeşil alan, bu tarihi yerin cazibesini artırır. 1997'de İran'ın milli miras listesine eklenen yapı, çok eski zamanlara dayanmamasına rağmen mimari ve mühendislik açısından birçok tarihi yapıyı aşar.
Ayrıca Okumanızı Tavsiye Ederiz:
İbn-i Sina Kimdir
Türbe, iki ana salondan oluşur: biri müze olarak kullanılan güney salonu ve diğeri bir kütüphaneye ayrılmış kuzey salonudur. İbn Sina'nın mezarı, türbenin girişinin sağında bulunurken, Ebu Said Dakhdūk'un mezarı sol taraftadır. Ebu'l-Kasım Arif Kazvinî'nin mezarı ise türbenin doğu avlusunda yer alır.
Türbenin mimarisi, antik İran ve İslam sonrası dönemlerin mimari stillerinin bir karışımını sergiler ve geleneksel İran mimarisinden ilham alır. Yapının tasarımında Günbed-i Kavus mimarisi ön plana çıkar, ancak İbn-i Sina Türbesi kendine özgü özellikleriyle bilinir örneğin türbenin 12 sütunu İbn-i Sina'nın temsil ettiği 12 bilim dalını simgeler.
Türbenin en dikkat çekici özelliklerinden biri de, Selçuklu hat sanatıyla yazılmış ve İbn-i Sina'nın felsefesi üzerine bir kasideyi içeren büyük mermer bir kitabedir. Bu yapı, hem mühendislik hem de sanatsal açıdan İran'ın zengin tarihini ve kültürünü yansıtan bir anıttır.
Hamedan Çarşısı: Alışveriş ve Kültürün Buluşma Noktası
Hamedan Çarşısı, İran'ın en büyük ve en tarihi pazarlarından biri olup, 30 hektarlık geniş bir alana yayılmıştır. 1998 yılında İran'ın milli eserleri listesine eklenen bu çarşı, çoğunlukla Kaçar dönemine ait yapıları barındırır ve Hamedan'ın en önemli turistik cazibe merkezlerinden biridir. Ziyaretçiler burada, baharatlar, kuru yemişler, el dokuması halılar ve bakır ürünler gibi çeşitli hediyelik eşyaları bulabilirler.
Çarşının dikkat çeken bölümleri arasında Gülşen Sarayı, Peygamber Sarayı, Mirza Kazım Sarayı ve Nehavendi'ler Sarayı gibi tarihi yapılar yer alır. Bu çarşı, benzersiz mimarisi ve sunduğu alışveriş deneyimiyle, yerel kültürle iç içe geçmek isteyenler için ideal bir noktadır.
İlk olarak İslami dönem gezginleri tarafından kaydedilen Hamedan Çarşısı'nın kökenleri, bazı yapılarının Sâmânîler dönemine kadar uzanırken, çoğunluğunun Kaçar veya Pehlevi dönemlerinde inşa edildiği belirtilir.
Tarih boyunca çeşitli saldırılara ve yıkımlara maruz kalan Hamedan ve pazarı, tüm bunlara rağmen İpek Yolu üzerinde önemli bir ticaret merkezi olarak uzun yıllar boyunca önemini korumuş, ancak demiryolu hatlarının açılması ve sosyo-ekonomik değişimlerle birlikte ticari önemini yitirmiştir.
Genc-Nâme Köyü: Saklı Cennet
Zagros ve Alvand Dağlarının eteklerinde yer alan Gencame turistik köyü, Hamedan'ın keşfedilmesi gereken en önemli noktalarından biri olarak öne çıkar.
Teleferik, raylı kızak, akvaryum mağarası ve lunapark gibi çeşitli eğlence olanakları sunan bu bölge, Gencname Şelalesi'nden Mişan Ovası'na uzanan antik yazıtlarla süslenmiş doğal güzellikleriyle de dikkat çeker. Dağ evleri veya süitlerde konaklama imkanı sunan bu köy, hem doğa hem de eğlence dolu unutulmaz anlar vaat eder.
Şiraz Gezilecek Yerler Rehberi
2000 yılında açılan ve İran ve Batı Asya’nın seçkin turizm merkezlerinden biri haline gelen Gencname, Dünya Turizm Örgütü'ne (UNWTO) üyeliği ve aldığı ödüllerle bilinir. Bahar ve yaz ayları, bölgenin doğal güzelliklerinden ve eğlenceli aktivitelerinden en iyi şekilde yararlanmak için en uygun zamanlardır.
5000 kişilik kapasiteye sahip bu köy, ziyaretçilere eğlence, spor, konaklama ve eğitim gibi çeşitli olanaklar sunar. Bungee jumping'den zip-line'a, kaya tırmanışından paintball'a kadar geniş bir aktivite yelpazesi mevcuttur. Ayrıca, ziyaretçiler çeşitli kafe ve restoranlarda yerli yemeklerin tadına bakabilir, kapalı lunaparkta zaman geçirebilir, botanik bahçesini de gezebilir. Gencname, doğal güzellikleri ve zengin aktivite seçenekleriyle her Hamedan ziyaretçisine keyifli anlar sunan eşi benzeri az görülmüş bir yerdir.
Hamedan, tarihin derinliklerine kök salmış ve kültürel zenginliğiyle her ziyaretçisine eşsiz bir deneyim sunan bir şehirdir. Ali Sadr Mağarası'nın büyüleyici sularında bir yolculuktan, felsefe ve bilim dünyasının en önemli isimlerinden İbn-I Sina’nın türbesine, geleneksel çarşıların canlı atmosferinden Gencname köyü'nün doğa harikalarına kadar Hamedan, İran'ın en etkileyici destinasyonlarından biri olarak öne çıkar. Ayrıca bu yazımızda Hamedan’ın gezilecek noktalarından sadece birkaçını ele aldığımızı hatırlatmamızda fayda var. Her köşesinde yeni bir hikaye barındıran bu kadim şehir, ziyaretçilerini zamanın ötesine taşırken, modern dünyanın tüm imkanlarıyla konforlu bir deneyim sağlıyor. Hamedan'ı ziyaret etmek, tarihe tanıklık etmek ve doğanın sunduğu mucizeleri deneyimlemek isteyen herkes için unutulmaz anlar vadediyor.
yorumunuz