Gerçek adı Seyid Muhammed Hüseyin Behçet-Tebrizi olan ve şiirlerinde kullandığı Şehriyar mahlası ile tanınan İranlı ünlü şair, 1906 yılında İran’ın Tebriz şehrinde dünyaya geldi. Arapça ve Arap edebiyatı eğitiminin yanı sıra Fransızca’da öğrendi. Şehriyar, Tahran’da tıp fakültesinin son yılında sevdiği kızın ardından Horasan’a gider ancak kıza İran sarayına yakın bir aileden talip çıkınca Şehriyar’ı Nişabur’a sürgüne gönderirler ve bu sebeple tıp fakültesini bitiremez. 1929 yılında ilk şiir kitabını yayımlayan Şehriyar, 1935 yılında Tahran’a geri döner ve babasının ölümünde bir süreliğine Tebriz’e gider ancak uzun yıllar Tahran’da yaşamını sürdürür.
Şehriyar’ın annesi oğlunun yaşadığı zorlu dönemde Tahran’a yanına gelir. Bu döneme değin şiirlerini Farsça yazan Şehriyar, annesinin yazdığı şiirlerini anlayamadığını söylemesi üzerine böylelikle anadili olan Azerbaycan Türkçesi ile şiirlerini kaleme alır.
Şehriyar’ın 1951 yılında en bilinen eseri ve başyapıtı olan Türkçe olarak kaleme aldığı ‘’Heyder Baba’ya Selam’’ adlı şiiri ile Türkiye’de ünü yayılır. Şiire ismini veren Heyder Baba, Şehriyar’ın köyünün üstünde kurulu olduğu dağın adıdır. Şiirin önemli bir kısmını Şehriyar'ın çocukluk hatıraları ve o günlere duyduğu özlem oluşturur.
1952 yılında annesinin vefat etmesi üzerine Şehriyar Tebriz’e dönerek evlenir. 1967 yılında Tebriz’deyken “Heyder Baba’ya Selam” şiirinin ikinci bölümü yayımlanır. 1973 yılında tekrardan Tahran’a dönen Şehriyar, Farsça-Türkçe yayınlanan “Varlık” dergisinde pek çok şiiri yayımlanır.
Şiirleri ve fikirleri hakkında pek çok çalışma yapılan ve makaleler yayımlanan şair Şehriyar, 18 Eylül 1988’de Tahran’da hayata gözlerini yumdu ve memleketi Tebriz’de toprağa verildi.
Heyder Baba’ya Selam
Heyder Baba, ıldırımlar şakanda, Seller, sular şakkıldayıb akanda Kızlar ona saf bağlayıb bakanda, Selam olsun şevkatize, elize, Menim de bir adım gelsin dilize
Heyder Baba, kehliklerin uçanda, Gol dibinden dovşan kalkıb, kaçanda, Bahçaların çiçeklenib açanda, Bizden de bir mümkün olsa, yâd ele, Açılmayan ürekleri şâd ele.
Bayram yeli çardakları yıkanda, Novruz gülü, kar çiçeği çıkanda, Ağ bulutlar köyneklerin sıkanda, Bizden de bir yâd eyleyen sağ olsun, Derdlerimiz koy dikkelsin dağ olsun.
Heyder Baba, gün dalıvı dağlasın, Üzün gülsün, bulakların ağlasın, Uşaklarun bir deste gül bağlasın, Yel gelende ver getirsin bu yana, Belke menim yatmış bahtım oyana.
Heyder Baba, senin üzün ağ olsun, Dört bir yanın bulak olsun, bağ olsun, Bizden sora senin başın sağ olsun, Dünya kazov-kader, ölüm-itimdi, Dünya boyu oğulsuzdu, yetimdi.
Heyder Baba, yolum senden keç oldu, Ömrüm keçdi, gelenmedim geç oldu, Heç bilmedim gözellerin neç oldu, Bilmezidim döngeler var, dönüm var, İtginlik var, ayrılık var, ölüm var.
Heyder Baba, igit emek itirmez, Ömür geçer efsus bere bitirmez, Nâmerd olan ömrü başa yetirmez, Biz de vallah unutmarık sizleri, Görenmesek helâl edin bizleri
Heyder Baba, senin könlün şad olsun, Dünya varken ağzın dolu dad olsun, Senden keçen yakın olsun, yad olsun, Deyne menim şâir oğlum Şehriyâr, Bir ömürdür gam üstüne gam çalar…”
Twitter'da Takip Ediniz. @Irna_Turkish
yorumunuz