ASYA’DA BAHAR RÜZGÂRLARI, ATLANTİK ÖTESİNDE FIRTINA HAKİM

Gürkan Demir


Yeni bir dünya düzeni kuruluyor. Gittiği her yere kan ve gözü yaşı götüren ABD’nin jandarmalığının sona ermeye başladığı, Atlantik kuvvetlerinin her cephede üst üste darbe aldığı bir süreç yaşıyor dünya… Bu tablo karşısında ise Türkiye, İran, Rusya ve Çin’in öncülük ettiği kanayan yaraları saran, paylaşımcılığın çoğaldığı, kazan kazan temeline dayanan insanca yaşamın inşa edildiği bir Asya cephesi yükseliyor. Ekonomiden, savunmaya, diplomasiye kadar birçok alanda başarı haberleri üst üste geliyor. Asya cephesinin yükselişine, Latin Amerika’dan Venezuela, Brezilya, Afrika’dan Fransız sömürüsüne başkaldıran ülkeler, ABD güdümünden çıkmaya başlayan Körfez ülkeleri de omuz veriyor. Yeni dönemin tanımlamasını “tek kutuplu dünyadan çok kutuplu bir dünya” geçiş olarak yapabiliriz. Bu geçişinin mutlak başarıya ulaşması için ülkelerin önünde zorluklar ve bu zorlukları aşmak için yapılacak anahtar ödevler bulunuyor. Bu noktaya dünden bugüne bir gecede gelinmedi. Süreç kararlılıkla, cesaretle, özgüvenle ilmek ilmek dokunuyor.

Tek kutuplu dünyaya geçiş sonrası yoğun şekilde, kimi ülkeleri işgal eden, kimisini bölen, kimisinde darbeler yapan, kimisini kendisine bağlayarak sömüren, kimisinde kaos çıkartan, kimisini tehdit eden, terör örgütleri kuran ve onları destekleyen ABD, dünyadaki hegemonyasının sürmesi için de doları bir silah olarak kullandı. Geldiğimiz noktada ise, seçimleri karakolda biten, kongresi işgal edilen, vatandaşları soğuktan donarak ölen, evsiz kalan, cadde ve sokaklarda uyuşturucu nedeniyle eriyip giden, Afganistan’dan apar topar kaçmak zorunda kalan, Suriye’de istediğini elde edemeyen, Ukrayna’da hedefine ulaşamayan, Rusya’yı kuşatma girişimi sekteye uğrayan, Filistin’i yutamayan, Türkiye’deki darbe girişimi başarıya ulaştıramayan, İran’daki sistemi deviremeyen, Çin’e diş geçiremeyen, Venezuela’da bir türlü darbe yapmayı beceremeyen, Avrupa’daki hâkimiyeti günden güne eriyen, devasa bankaları iflas bayrağı çeken, kendi içinde neo-liberal sistemin bittiğini tartışan bir ABD var artık karşımızda. Şimdi de sırtını dayadığı Körfez’deki müttefikleri avucunun içinden tüm hızıyla kayarak gidiyor. Körfez ülkeleri uzun yıllardır ABD’nin ön karakolu görevini gördü. Askeri üsler kurmasının yanı sıra bölgeyi dizayn merkezi olarak kullandı. Ama, Tahran ile Riyad’ın el sıkışması uzun yıllardır bölgede kurduğu düzeni paramparça etmesinin kapısını araladı. İran ile Ürdün, BAE’nin de ilişkilerinin ileriye taşınması çabaları Körfez’de bahar havası, Atlantik ötesinde ise fırtına estiriyor. Washington, şunun farkına vardı ki artık istedikleri gibi bölgede at koşturamayacaklar.

SUUDİ ARABİSTAN VE KÖRFEZ ÜLKELERİ ZİNCİRLERİNİ KIRIYOR

ABD’nin olduğu yerde çözümsüzlük, Asya kuvvetlerinin olduğu yerde çözümler yeşeriyor. İran ile Suudi Arabistan’ın masaya oturması, diplomatik ilişkilerin yeni tesisi, iki ülkenin güvenliğini çelikleştirecek, iki ülke ekonomisine katkı sunacak bir olaydır. Suudi Arabistan’ın İran’ın uzattığı eli tutması ise “sağılacak inek” olmaktan vazgeçişi olarak nitelenmelidir. Asya’nın yükselişi, güç odağı haline gelmesi Riyad’ın kararlarında etkili olmuştur. İran ve Suudi Arabistan’ın gücü ve etkisine baktığımızda yeni süreç iki ülkeye katkı sağlamanın yanı sıra Suriye’ye Irak’a, Filistin’e, Yemen’e ve Umman Denizi’ne kadar barışın, huzurun, refahın kapısını aralıyor. Çin’in Suudi Arabistan ile İran arasındaki barışın tesisi için aracı olması da yeni dönemin anahtarlarından birisidir. Gittiği yere kan ve gözyaşı yerine barış rüzgârını taşıyan Çin’in kör çıkmazlarda çıkış kapısını açması yükselen Asya cephesinin bir öncüsü olduğunu ortaya koyuyor. Suriye’deki barışın tesisi için kurulan Astana masasının paydaşları olan Türkiye, İran, Rusya ve Suriye de öncülük rolünü ispatlıyor. Ama Astana masasının başarıya ulaşması için atılması gereken adımları hızlandırmaya ihtiyacı var. PKK/PYD’nin başının ezilmesi, ABD’nin Suriye’den çıkartılması, Doğu Akdeniz’de mevzi kazanılması, mülteci sorununun çözüme kavuşturulması, Suriye’nin yeniden imarı için Türkiye’nin sürece dahi olması için Ankara ile Şam’ın el sıkışması elzemdir.

TÜRKİYE KARAR VERMELİ

Bu arada Rusya’nın NATO’nun genişlemesinin karşısında sağlam bir kale olarak dikilmesi, Asya ülkelerinin hepsinin lehine bir hamledir. Türkiye’deki siyasi iktidarın kendisine darbe yapan, terör örgütlerini destekleyen NATO’nun genişlemesine alkış tutması ise kabul edilemez bir olaydır. Ankara’nın yükselen Asya cephesinin öncü kuvveti olma gerçeğine ters düşen bu tavırdan derhal vazgeçmesi gerekmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunan iktidar ve muhalefet partilerinin hepsinin Finlandiya’nın NATO’ya üyeliğine “Evet” demesi karşısında Türkiye’yi Asya’daki yerini tam manasıyla alabilmesi ve sağlamlaştırabilmesi için o birikim, irade, kararlılık ve program sahip, yükselen Asya gerçeğini saptayan Vatan Partisi’nin 14 Mayıs’taki seçimlerde Meclis’e girmesi, önümüzdeki dönemlerde Türkiye’yi yönetmesi bu açıdan hayati önem taşımaktadır. Türkiye’nin NATO’dan çıkması, tıpkı İran gibi Şangay İşbirliği Örgütü içine dâhil olması ABD’ye indirilecek en büyük darbelerden birisidir.

İran, Rusya ve Çin’in artarak devam eden ortak askeri tatbikatlar icra etmesi, ABD’ye karşı önemli bir güç ve gövde gösterisidir. Dosta güven, düşmana korku salmaktadır. NATO üyesi olan Türkiye ise bu süreçlerin maalesef dışında kalıyor. O yüzden bir kez daha vurgulamak gerekiyor ki Türkiye’nin daha fazla NATO’da kalarak elde edebileceği bir güvenlik yoktur. 3 ülkenin yaptığı tatbikatlar Doğu Akdeniz’e de kaydırılmalıdır. Burada Türkiye’ye gösterilen namlulara etkili ve güçlü bir yanıt verilecektir böylelikle. Kaldı ki ABD Doğu Akdeniz ve Ege Denizi’nde sadece Türkiye’yi tehdit etmemektir, aynı zamanda tehdit Rusya’dır, İran’dır, Çin’dir. Burada ABD’nin başarıya ulaşacak bir hamlesi yükselen Asya’ya çelme olacaktır. Bu saptamalara atağa geçen BRICS ve BRICS’ın dolar yerine yeni ödeme sistemine geçme adımlarını da eklemek gerekiyor. Bir yanda ABD’ye silahla yanıt verilirken diğer yanda hegemonya aracı elinden alınıyor. Yerli paralarla ticaretin yaygınlaştırılması o ticareti yapan ülkelere kazan kazan doğrultusunda önemli katkıları bulunuyor.

Yukarıda sıraladığımız öne çıkan olgulara baktığımızda Asya cephesinin mutlak başarısı, “büyük şeytanın” mutlak mağlubiyeti ufuktadır.

Görüş ve öneler için: gurkandemir38@gmail.com

İlgili haberler

yorumunuz

You are replying to: .