Ruhani, yerli ve yabancı basın mensuplarının katıldığı basın toplantısında İran’ın bölgesel ve uluslararası çeşitli konulardaki görüşlerini anlatarak, ambargoların bazı tarafından sonlanmasının bir dakika ve bir saat bile gecikmesine izin vermeyeceklerini söyledi.
Hükümetin son gününe kadar hizmet üretmeye devam edeceğini ifade eden Ruhani, kendi hükümetinin ömründen 7 yıl geçtiğini ve sonlanmasına 7 ay kaldığını belirterek, ‘’ Ülkenin yönetimi son 100 yılın en zor şartlarında bu hükümetin omuzlarındaydı. Ekonomik savaşla korona’nın yaygınlaşması İran halkının tecrübe ettiği en zor günlerdi, hükümette en zor dönemde sorunluluk altındadır.’’ Dedi.
Kendi Cumhurbaşkanlığı dönemini zoraki ekonomik savaşı öncesi ve sonrasına ayıran Ruhani, ‘’ Zoraki ekonomik savaş öncesi, yönetimi savaştan sonra en zor enflasyon durgunluk döneminde devraldık, o dönem ülkenin ekonomik gelişme hızı eksi 7.7 ve enflasyon yüzde 30’un üstündeydi, birinci yılımızda ekonomik gelişmeyi pozitife çevirdik e enflasyonu yüzde 15 azalttık, ve sonraki yıllarda da petrol gelirlerinin azalmasına rağmen ekonomik gelişme devam etti. ‘’ dedi.
Hükümetin petrol gelirlerinin kendilerinden önce 100 milyar dolar olduğunu ifade eden Ruhani, kendi hükümetleri dönemine en yüksek yıllık petrol gelirinin 52 milyar dolar olduğunu söyledi. ‘’ dedi.
4 sene önce dünyanın en büyük ekonomik gelişme hızının İran’a ait olduğunu ifade eden Ruhani, halka dünya ile itidal, ambargoların kaldırılması ve halkı hukukunun verilmesi vaatleri olduğunu ve bunları yerine getirdiklerini söyledi.
Nükleer hakkını İran milletinin yasal hakkı olarak tespit ettiklerini ifade eden Ruhani, dünya nezdinde İran nükleer faaliyetlerinin 4 seneden beri yasal hale geldiğini, İran’ı PMD ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) zor şartlarından kurtarıldıklarını söyledi.
Ruhani, kendi Cumhurbaşkanlığı döneminde buğday, şeker ve pirinç üretiminde ülkenin kendine yeter haline geldiğini ve daha önce ithalatçısı olunan gaz, benzin ve mazot’ta ülkenin kendine yeter konuma geldiğini söyledi.
Ruhani, kendi hükümeti döneminde elde edilen başarıları sayarak, İran’ın Kapsamlı Ortak Eylem Planında ( KOEP) haklarını elde ettiğini belirterek, KOEP’in nisbi olarak İran tarihinde önemli bir anlaşma olduğunu ve bir ülkenin dünyanın en büyük 6 gücü ile müzakere edip ambargo şartlarında başarı elde etmesinin eşsiz bir olay olduğunu söyledi.
Bazılarının KOEP’i ortadan kaldırmaya çalıştıklarını fakat kendilerinin buna engel olduklarını ifade eden Ruhani, KOEP’in kırık el ve ayağı ile bile Trump’ın karşısında durduğunu ve BM’de 3 kere ABD’yi rüsva ettiğini söyledi.
Ambargoların kalkması gerektiğini ifade eden Ruhani, ‘’ ABD daha önce verdiği taahhütlerine geri dönmeli, bizde defalarca arşı tarafın tüm taahhütlerine geri dönmesi durumunda bizim de taahhütlerimize tam olarak geri döneceğimizi söyledik. ‘’ dedi.
KOEP’in canlı tutulması ve bölge istikrarı için işbirliğinin İran için önemli olduğunu ifade eden Ruhani, ‘’ Trump’ın İran aleyhinde uluslararası toplum nezdindeki başarısızlığı, İran’ın diğer ülkeler ve 4+1 ülkeleri ile işbirliği idi ve bundan dolayı Trump, BM’de İran aleyhinde bir karar aldıramadı. Biz dünya ülkeleri özellikle Çin ve Rusya ile yakı işbirliği istiyoruz ayrıca AB ve komşularımızla da iyi ilişkilere sahip olmak istiyoruz. ‘’ dedi.
Mevcut şartlarda önemli meselenin ülkelerin tam olarak taahhütlerine geri dönmesi ve ABD’nin dünyaya ata yaptığını ilan etmesi olduğunu ifade eden Ruhani, ABD yeni yönetiminde şartların değişeceğini Trump’ın kalması durumunda bile şartların değişeceğini söyledi.
İran’ın Avrupa ve batı ülkelerle ilişkilerini geliştirmek istediğini ifade eden Ruhani, ‘’ Bana göre bunu ulaşmak için karşı taraf veya 5+1 eğer 2017 yılına dönerse bizde buna hazırız ve kısa sürede döneceğiz. ‘’ dedi.
Şehit Fahrizade terörünün Trump’ın son demlerinde bölgede savaş alevlendirmek isteyenlerin işi olduğunu ifade eden Ruhani, ‘’ Siyonist rejimin Şehit Fahrizade’nin teröründeki ana amacı bölgede istikrarsızlık yaratmak ve Trump’ın son dönemlerinde savaş çıkartmaktı. ‘’ dedi.
İran’ın Şeit Fahrizade’nin intikamını hakkı olarak gördüğünü ifade eden Ruhani, bu intikamın uygun yer ve zamanda alınacağını ve İran diğerlerinin bunun yer ve zamanını belli etmesine izin vermeyeceğini söyledi.
Bir gazetecinin Erdoğan'ın okuduğu şiire ilişkin sorusu üzerine Ruhani, İran- Türkiye ilişkilerinin çok önemli olduğunu ve siyasi, ekonomik, bölgesel konular ile Astana sürecinde birlikte çalıştıklarını söyledi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif ile yaptığı telefon görüşmesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasında İran'ı ima dahi etmediğine dikkati çekmesinin kendisi için önemli olduğunu dile getiren Ruhani, Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Türkiye'nin Tahran Büyükelçisinin de aynı noktaya vurgu yaptığı hatırlattı.
Söz konusu şiirin birçok yönü olduğunu ve bağlamına göre farklı anlamlar taşıdığını belirten Ruhani, "Bu şiiri İran'dan okursanız bir manaya gelir, İran dışında okursanız başka bir anlam taşır. Hakikat şudur ki Türk makamları açık bir şekilde Erdoğan'ın bir kastı olmadığını bildirdi. Erdoğan aynı konuşmada bölgesel meselelerle ilgili Türkiye, İran, Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan'ın birlikte çok yönlü çalışma yürütülmesi gerektiğini ifade etti. Konuşmasının öncesi ve sonrasına da dikkat etmeliyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 7 yıllık bir geçmişi olduğuna ve pek çok defa görüştüklerine işaret eden Ruhani, şöyle devam etti:
"Erdoğan'ın İran'ın toprak bütünlüğüne ya da halkına hakaret kastı taşımasını uzak bir ihtimal olarak görüyorum. Türkiye makamları bize resmi olarak kesinlikle böyle bir kastı olmadığını bildirdi. Türkiye makamları Erdoğan'ın Azerbaycan halkının topraklarının işgalden kurtarılması nedeniyle mutlu olduğunu söylemek istediğini aktardı. Okuduğu şiir de çok yönlüdür."
Erdoğan'ın konuşmalarında Sadi, Hafız ve Mevlana'dan pek çok şiir okuduğuna dikkati çeken Ruhani, "Yapılan açıklamalar ile bu konuyu geride bırakabileceğimizi düşünüyorum. Ama gösterilen hassasiyet de önemlidir. Tüm dünya bilmelidir ki bir milimetrelik toprağımız bile çok önemlidir. Tüm konuşmalarda ve açıklamalarda bu hassasiyete daha fazla özen gösterilmelidir. Bir cümleye karşı gösterilen hassasiyet halkımızın hakkıdır. Toprak bütünlüğü önemli olduğu için bu konuda görüşlerini dile getirmeleri doğaldır. İtiraz edenlerin de vatanseverliklerini ve hassasiyetlerini gösterme hakları vardır." ifadelerini kullandı.
Twitter'da Takip Ediniz. https://twitter.com/Irna_Turkish
2012
yorumunuz