Callamard, Kaşıkçı davasında sanıklar hakkındaki kararın açıklamasının ardından Twitter hesabından yaptığı açıklamada, soruşturma, kovuşturma ve yargı sürecindeki ''gülünçlüğün'' devam ettiği değerlendirmesinde bulundu.
Uluslararası hukuk kuralları gereği kamuya açık olması gereken duruşmaların kapalı kapılar ardında yapıldığına dikkati çeken Callamard, 18 Suudi yetkilinin ise Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda 10 gün boyunca olay yerindeki delilleri ortadan kaldırarak Minnesota Protokolü'ne göre ''adaleti engellediklerini'' ifade etti.
Uluslararası insani hukuka göre, Kaşıkçı'nın ölümünün yargısız infaz olduğunu ve bundan Suudi Arabistan devletinin sorumlu tutulması gerekirken hiçbir şekilde sorumluluk atfedilmediğini belirten Callamard, Kaşıkçı cinayetinde Veliaht Prens Muhammed bin Selman gibi cinayete izin veren ve göz yumanlar ile emir komuta zinciri hakkında soruşturma yürütülmediğini kaydetti.
Mahkemenin Kaşıkçı cinayetinin kasıtlı değil, kaza olduğuna hükmettiğini ancak katillerin ceseti parçalara ayırdığı ve bunun planlama gerektirdiği göz önünde bulundurulduğunda bu karara varmanın gülünç olduğunu ifade eden Callamard, şu değerlendirmede bulundu:
''Veliaht Prens, bunun kaza olduğunu savunmuştu, hakimin de kimi dinlediği ortada. Tetikçiler idama mahkum edildi, emri verenler ise özgürce dolaştığı gibi, soruşturma ve yargılama sürecine bile dahil edilmediler, adaletle örtüşmeyen gülünç bir karar. Bir gazetecinin öldürülmesinin cezasız kalması politik baskı, yolsuzluk, görevin kötüye kullanılması, propaganda ve hatta uluslararası suçları ortaya koyuyor ve bunların hepsi Cemal Kaşıkçı cinayetinde mevcut.''
Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz, Kaşıkçı davasında alınan kararla olayın hızlı bir şekilde kapatılmasının ve bilgisi olanların idam edilerek susturulmasının amaçlandığını söyledi.
Cengiz, AA’ya yaptığı açıklamada, herhangi bir yargı süreci işletilmeden karar alındığını, sanıkların ifadelerinin gizli tutulduğunu belirterek, "Böylesine rastgele karar kesinlikle kabul edilmez ve hukuka aykırı. Aynı zamanda bu kararlarla, olayın hızlı bir şekilde kapatılmasının amaçlandığını da düşünüyorum." dedi.
İdamların infazı durumunda cinayetle ilgili bilgisi bulunanların susturulacağını kaydeden Cengiz, kararda emri kimin verdiğine değinilmediğine işaret etti.
Cengiz, "Kararda 15 aydan beri sorulan 'neden bu iş yapıldı', 'emri kim verdi' ve 'ceset nerede' sorularına cevap verilmiyor. Kararın kabul görebilmesi için bunların cevaplarının açıklanması gerekiyor. Bu sorulara cevap verilmeden insanlara ceza verilmesini anlamak mümkün değil. Kesinlikle kabul etmiyorum." diye konuştu.
Adaletin sağlanması için uluslararası kamuoyundan harekete geçmesini isteyen Cengiz, "Bu hükümleri asla kabul etmemeleri gerekiyor. Ayrıca ilgili ülkeye yapılabilecek en büyük siyasi baskının uygulanmasına ihtiyaç var." ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı davasında 5 sanık hakkında idam, 3 sanık hakkında ise toplam 24 yıl hapis cezası verilmesi kararına "beklentileri karşılamaktan uzak" ifadeleriyle tepki gösterdi.
Sözcü Aksoy, Kaşıkçı cinayetine ilişkin Suudi mahkemesince alınan karar hakkındaki soruya verdiği yazılı cevapta, "Karar, gerek ülkemizin gerek uluslararası toplumun bu cinayetin tüm yönleriyle aydınlatılmasına ve adaletin tecellisine yönelik beklentilerini karşılamaktan uzak." değerlendirmesinde bulundu.
Kaşıkçı'nın bedeninin akıbeti, cinayetin azmettiricilerinin ve varsa yerel iş birlikçilerinin tespiti gibi önemli hususların karanlıkta kalmasının, adaletin tecellisi ve hesap verebilirlik ilkesi bakımından temel bir eksiklik olduğuna dikkati çeken Aksoy, şunları kaydetti:
"Ülkemiz topraklarında işlenen bu cinayetin aydınlatılması ve tüm sorumluları ile azmettiricilerinin belirlenerek cezalandırılması sadece hukuki değil, aynı zamanda vicdani bir sorumluluk ve yükümlülüktür. Bu vesileyle, Suudi makamlarından adli iş birliği beklentimizi yineliyoruz."
Twitter'da Takip Ediniz. @Irna_Turkish
2012
yorumunuz