Galuzin, bu görüşmede Batılı ülkelerin Ukrayna'ya mali yardım ve askeri teçhizat göndermesinin kabul edilemez olduğunu hatırlatarak, bu tür yardımların ve desteklerin yalnızca çatışmaları artıracağını vurguladı.
Görüşmede ayrıca Galuzin, Ukrayna'nın Kursk bölgesindeki eylemlerini kınayarak, bu şartlar altında karşı tarafla müzakere için bir yer olmadığını belirtti.
Rusya'nın, İsviçre'nin Burg en Stock kentinde Ukrayna ile ilgili düzenlenen ve "Rusya karşıtı bir koalisyonun toplanmasını" hedefleyen konferansa karşı tutumuna da değinen Galuzin, bu tür girişimlerin Moskova ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından kabul edilemez olduğunu ifade etti.
Rusya Dışişleri Bakanlığı da dün (Pazartesi) yayınladığı bir bildiride, Türkiye Hükümeti'nden "toplu Batı" ülkelerinin yıkıcı politikalarına katılmaktan kaçınmasını istemişti.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Temmuz ayı ortalarında yaptığı açıklamada, Ukrayna'daki çatışma ve anlaşmazlıkların Batılı ülkelerin Rusya'ya karşı olumsuz tutumu nedeniyle yayıldığını ifade etti. Erdoğan, Türkiye'nin Ukrayna'daki çatışmaların başladığı ilk günlerden itibaren barışçıl bir tutum benimsediğini belirtti.
Moskova da defalarca Ukrayna ile barış ve müzakere teklifinde bulunmuştu. Putin, 14 Haziran'da yaptığı açıklamada, ülkesinin her zaman barıştan yana olduğunu ve hatta yarın bile müzakere masasına oturmaya hazır olduğunu vurguladı. Bu durumun, yalnızca Ukrayna'nın tüm askeri güçlerini Rusya'dan çekmesi ve NATO'ya katılma hedeflerinden resmi olarak vazgeçmesi durumunda gerçekleşebileceğini belirtti. Kiev, barış ve müzakere teklifine kayıtsız kalarak Rusya'ya karşı geniş çaplı saldırılar başlattı ve Ukrayna askerleri 6 Ağustos'ta Kursk bölgesindeki Rus mevzilerine saldırdı, bu bölgedeki durum acil bir hal aldı.
Ukrayna silahlı kuvvetlerinin Rusya'daki saldırılarından sonra, Putin sivillere saldıranlarla asla müzakere etmeyeceğini vurguladı. Rusya Devlet Başkanı, bu saldırıları kınayarak, bunları "büyük bir provokasyon eylemi" olarak nitelendirdi.