Uluslararası Ceza Mahkemesi ve diğer uluslararası mahkemelerin Siyonist rejimi kınamada başarısız olmalarının ardından, Arap Ümmeti Mahkemesi Pazar günü Suriye'nin çeşitli üniversitelerinden lisansüstü öğrencilerin katılımıyla Ibla Otel Konferans Sarayı'nda toplandı.
Lübnan'dan Kana İnsan Hakları Merkezi Başkanı ve Halk Mahkemesi Heyeti Başkanı Muhammed Tai, Irak'tan Manal Fenjan, Westminster Uluslararası Hukuk Teşkilatı Danışmanı Dr. Hatem Rekabi, Lübnan'dan Demokratik Hukukçular Birliği Üyesi Ahlam Baydoun, Lübnan İstinaf Mahkemesi Avukatı Dr. Hasan Muhaydali, Filistin'den Filistin Kurtuluş Demokratik Cephesi Hukuk Dairesi Başkanı Fuad Bakar, Cezayir'den İsa Muayiza, Mısır'dan Ali el-Gatit ve Hasan Ömer Ahmed, Şam Üniversitesi'nden Uluslararası Hukuk Profesörü Dr. Yaser Kulzi, Arap Ümmeti Mahkemesi hakimleri arasında yer aldı.
Halk mahkemesi Suriye ulusal marşıyla başladı ve ardından katılımcılar şehitler anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. Mahkeme başkanı, bu tür mahkemelerin manevi önemini açıklayarak, "Bu mahkeme resmi bir mahkeme değil, ancak onu özgür ve mazlum milletler adına vicdan mahkemesi olarak nitelendirebiliriz çünkü uluslararası mahkemeler, ABD'nin siyasi çıkarları nedeniyle onları görmezden geliyor, bu çıkarlar sadece öldürme, yıkım ve silah üretimi ve satışıyla ilgileniyor." dedi
Mahkeme, lisansüstü öğrenciler tarafından mahkeme heyetine sunulan dilekçelerle başladı. İlk dilekçeler, savaş zamanlarında sivillerin öldürülmesi ve bunun uluslararası hukuktaki suç sayılması ile hastanelerin yıkılmasının Cenevre Sözleşmesi'ni ihlal ettiğini tartıştı.
Dilekçeler, Siyonist rejimin uluslararası hukuka göre suçlarının ve bu rejime uygulanması gereken cezaların tanımını yaptı. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Şartı'nın ikinci maddesi uyarınca, uluslararası alanda tanınan meşru savunma hakkının önemine vurgu yapıldı. İsrail rejimi, ABD'nin tam desteğiyle bu hakkı göz ardı etmeye çalıştı. Sunulan dilekçeler, bu hakkın uluslararası hukukta varlığını kanıtladı ve Siyonist rejimin sivillere ve hastanelere yönelik suçlarından dolayı uluslararası hukuka göre yargılanması gerektiğini vurguladı.
Dilekçelere yanıt olarak, halk mahkemesi heyeti, "Bugün burada gördüğümüz, halkın vicdanının aldığı bir karardır ve bu, medya, saha ve halk direnişlerine ek olarak yargı direnişidir." dedi. Heyet, bu mahkemenin Suriye tarafından ev sahipliği yapılan bir örnek olarak diğer Arap ülkelerine ilham kaynağı olmasını ve Siyonist rejimin yalnızca Gazze'deki suçları için değil, aynı zamanda Suriye'ye yönelik saldırıları ve Golan Tepeleri'nin işgali için de yargılanmasına yönelik bir başlangıç olmasını umduğunu ifade etti.
Mahkemenin sonunda, Siyonist rejimin 1948'den bu yana süregelen kasıtlı öldürme ve sistematik yıkım dahil olmak üzere bir dizi suçtan suçlu bulunduğu belirtildi. Bunların geniş çapta savaş suçları, uluslararası ve insani hukukun ihlalleri ve bir milleti ve halkını yok etme amacı güden soykırım olarak kabul edildiği açıklandı.
Mahkeme, Siyonist rejimi kınayarak, işgalci askerler ve bu rejimi destekleyen ülkeler ve örgütlerin eylemlerini suç saydı. Mahkeme sonunda, Gazze'yi savunan avukatlara teşekkür edildi.