Uluslararası İlişkiler ve Türkiye politikası uzmanı Seyyid Ali Kaymakami, İRNA’nın Türkçe servisine Türkiye ekonomisine ilişkin özel açıklamalarda bulundu.
Seyyid Ali Kaymakami, Türkiye’nin ekonomik sisteminin yapılanmasına ilişkin yaptığı açıklamada, “Türkiye Cumhuriyetinin ekonomik sistemi serbest pazar ve ticarete dayalıdır. Hem NATO hem de Avrupa birliği sisteminin neoliberalizm ülkelerine göre Türkiye’nin ekonomik sistemi yapılandırılmıştır. Bu açıdan Türkiye ister istemez bu ekonomik sistemin bütün kurallarına uyması gerekir ancak Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın banka faiz sisteminin İslam’a uygun olmadığını söyleyerek faizin nasıl olduğu ve bununla nasıl mücadele edilmesi gerektiğini vurgulamakta. Bu şekilde Merkez bankasının faiz oranlarının yüzde 15'e, yüzde 14'e ve ardından yüzde 13'e düşürme kararı aldılar” dedi.
Kaymakami, “Alınan bu kararlar ile banka faizlerini düşürerek, enflasyonun da gerileyeceğine inanılmaktadır. Ancak bütün neoliberal ekonomistler bu uygulamanın doğru olmadığını söylemekte ve bu kararları eleştirmektedir. Ancak şirketler ve bankalar aldıkları yüzde 13'lük faiz oranını yüzde 30 ve yüzde 40 oranlarında piyasalarda işletiyorlar ve yatırımcılara krediler veriyorlar” ifadelerini kullandı.
Türkiye hükümetinin ekonomideki düzelmeye yönelik izlemesi gereken politikaya değinen Uluslararası ilişkiler uzmanı Kaymakami “Neoliberal ekonomi sisteminde, Liberal ekonomi politikalarına göre hareket edilmelidir. Enflasyonu kontrol altına almak için Merkez Bankası kur oranlarını belirlemeli ve oranları yeniden düzenleyip değerlendirmelidir. Ancak hükümet faiz oranlarını yüzde 13 ile sabit tutarak ve hatta düşürerek enflasyonu kontrol altında tutabileceğini düşünüyor. Oysaki bu tam tersi bir durum meydana getirdi” şeklinde konuştu.
Ali Kaymakami sözlerinin devamında, “Hükümet ayrıca bilinçli olarak Türk lirasının değerini düşürerek tüketim piyasasını denetim altına almaya çalışıyor. Bu şekilde arz-talep dengesini üretime yönlendirmek ve tüketici fiyat endeksini yükselterek tüketicinin harcamalarını azaltmaya çalışmaktadır. Aslında hükümet ihracatı artırmayı amaçlıyor. Böylelikle ithalatı azaltıp ihracatı artırarak dış ticarette istenilen dengenin sağlanacağına inanılıyor” dedi.
Türkiye’nin ekonomide ki sorunlarını aşmak için bölge ülkeleri ile işbirliğini artırması gerektiğini belirten Kaymakami “Uluslararası kredi değerlendirme ölçülerinde Türkiye'nin kredi notu düşüyor. Yabancı sermayenin Türkiye'ye yapacağı yatırımlar ise bu şekilde riske girmekte. Sermaye sahipleri bir ülkeye yatırım yaptıklarında bu yatırımlarından kar elde etmeyi amaçlarlar. Ancak yabancı sermayenin güven kaybı bunu engelliyor. Türkiye bu sorunları aşmak için bölge ülkeleri ile işbirliğini artırmalı” ifadelerini kullandı.
Uluslararası İlişkiler ve Türkiye politikası uzmanı Seyyid Ali Kaymakami, Türkiye-Batı ve Türkiye-İran ilişkilerine yönelik yaptığı açıklamalarda:
“Türkiye ile Yunanistan arasında bir kriz yaşanıyor. Öte yandan bilindiği üzere Yunanistan ve Kıbrıs işgalci İsrail rejimi ile yakın ilişkilere sahipler. Her iki ülke de Doğu Akdeniz ve buradaki doğal gaz ile petrol sahaları konusunda İsrail ile işbirliği içerisinde. Ancak diğer yandan Türkiye de İsrail rejimi ile ilişkilerini geliştiriyor. Böylelikle Doğu Akdeniz doğal gaz ve petrolünün Avrupa'ya Türkiye üzerinden taşınması planlanıyor.”
“Diğer bir konu ise her iki ülkenin de NATO üyesi olması. ABD her iki ülkeye de silah ve askeri teçhizat satıyor. ABD'nin her iki ülkede askeri üsleri bulunuyor. Ancak Yunanistan'ın ABD askeri üslerine ev sahipliği yapmasını Türkiye kendisi için bir tehdit olarak görmekte. Oysa Türkiye de ABD üssüne ev sahipliği yapıyor ve bu üste Yunanistan'ın aksine ABD'nin nükleer silahları mevcut. Bu nedenle Yunanistan ile Türkiye arasındaki krizi yapay bir kriz olarak değerlendiriyorum. Bu iki ülke hiçbir zaman birbirine savaş açmaz.”
“Türkiye ile Batı arasında da bazı sorunların olduğunu görüyoruz. Örneğin Türkiye AB üyesi olmaya çalışırken batılı ülkeler bu üyeliği istemiyor. Avrupa ile Türkiye arasında stratejik bir işbirliği söz konusu. AB ülkelerinin Türkiye'de 160 milyar dolardan fazla yatırımı bulunuyor. Türkiye'nin ise ihracatı yüzde 60 oranında Avrupa'ya yönelik. Avrupa ile Türkiye arasındaki tüm sorunlara rağmen mevcut karşılıklı işbirliği devam edecektir.”
“ABD ile Türkiye arasında ise F-35 savaş uçağı ile başlayan bir kriz söz konusu. ABD Türkiye'yi F-35 uçağının üretimi ve satın alınması ortaklığından çıkartma kararı aldı. Buna karşılık Türkiye elinde olan F-16 savaş uçaklarının yenilenmesi ve yeni F-16'ların alınması için Siyonist İsrail rejimi ile normalleşerek yeni bir süreç başlattı. ABD F-35 konusunda aldığı kararlar ile Türkiye'yi zor durumda bırakmaya çalışıyor. Bu şekilde ABD bölgesel konularda Türkiye'yi tamamen kendi yanına çekmeyi hedefliyor. Ancak ABD'nin Türkiye ile ilişkilerine ciddi bir zarar vermek gibi bir niyeti yok.”
Seyyid Ali Kaymakami açıklamasının devamında “Türkiye ile İran arasındaki ilişkileri geliştirme hayati öneme sahip. Ancak Türkiye bölgesel politikalarında ABD ve NATO güdümünde hareket etmeye karar vermiş görünüyor. İran İslam Cumhuriyeti açısında bu kabul edilebilir değil. İran-Türkiye arasında özellikle sınır bölgelerinde serbest ticaret ve sanayi bölgeleri oluşturulabilir. Bu şekilde sınır bölgelerinde yaşayan halklar birbirlerine daha yakın olabilir ve birbirlerini tanıyabilirler. Ama Türkiye tam aksine sınır bölgelerine terör ile mücadele kapsamında duvarlar örüyor ve bu işbirliğini engelliyor. Oysa sınır bölgelerinde yaşayan halklar arasında kültürel ve ticari işbirliğinin artırılması ve bu bölgelerde refah ile istikrarın sağlanması teröre de fırsat vermeyecektir. Bu şekilde bölgede ABD silahlarına da gerek kalmayacaktır.”ifadelerini kullandı.
Ulyslararası ilişkiler uzmanı terörle mücadelenin çözüm yolunun ABD'nin silahlarının olamayacağına vurgu yaparak “Hem Türkiye hem PKK kendilerine karşı ABD üretimi silahlar kullanıyor " dedi.
Kaymakami İRNA'nın Türkçe Servisine verdiği röportajın sonunda “Tüm bunlara rağmen Türkiye ile İran arasındaki işbirliği İslam ülkeleri başta olmak üzere, Kafkasya'dan Orta Asya'ya bir çok ülke için özel bir fırsat ve öneme sahiptir” ifadelerine yer verdi.
Twitter'da Takip Ediniz. @Irna_Turkish