Tahran, İRNA- Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, İsrail’in tartışmalı sularda enerji çıkarma çalışmalarıyla ilgili konuşarak, "Direniş, mali, askeri ve güvenlik açısından, düşmanın Kariş sahasından petrol ve gaz çıkarmasını kesinlikle önleme yeteneğine sahip. Düşmanın hiçbir önlemi yüzer platformu ve Kariş’ten enerji çıkarma faaliyetlerini koruyamaz" dedi.

Kudüs Haber Ajansı’nın yayınladığı habere göre Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Lübnan’ın deniz sınırları konusunda yeni bir aşamayla karşı karşıya olduğunu kaydederek, bu konunun büyük bir ulusal soruna dönüşmesi gerektiğine dikkat çekti.

İsrail’in Kariş deniz sahasından doğalgaz çıkarma çalışmalarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Seyyid Hasan Nasrallah, “Lübnan yeni bir aşamayla karşı karşıya, geçtiğimiz günlerde yaşananlar ve İngiliz-Yunan firmasının 3 ay içinde Kariş sahasına gaz çıkarmak için bir platform kurması, Lübnan'a yönelik bir saldırıyı temsil ediyor ve ülkeyi zor durumda bırakıyor” dedi.

"Deniz sınırları ve sulardaki zenginlikle ilgili olarak Lübnan, büyük ulusal konuya dönüşmesi gereken bir sorunla karşı karşıya" diyen Hizbullah lideri, Lübnan sularında muazzam bir zenginlik ve hazine olduğunu vurguladı.

Hizbullah lideri Nasrallah, Lübnan sularındaki söz konusu zenginliğin tüm Lübnan halkına ait olduğunu ve Lübnan'ı çöküşten kurtarmak için var olan bir umut olduğunu belirtti.

Petrol zenginliğini koruma, çıkarma ve çıkardıktan sonra maksimum şekilde kullanma hedefinin belirlemesi gerektiğini bildiren Nasrallah, Doğu Akdeniz’de tüm ülkelerin enerji arama ve çıkarma faaliyetlerinde bulunduğunu kaydederek, “Bölgede, sadece yaptırımların cezası altındaki Suriye ve Lübnan'ın kendi petrol ve gazını araması yasak" dedi.

Lübnan’ın deniz sınırlarına yönelik saldırıdan kaynaklanan birinci tehlikenin, Lübnan'ın deniz alanları ve zenginlikleriyle dolu çok geniş bir alanını soymak olduğunu bildiren Nasrallah, ikinci tehlikenin ise, Lübnan'ın petrolünü çıkarmasının yasak olması ve bunun Lübnanlıların bir çözüm bulmaları gereken sorun olduğunu ifade etti.

Nasrallah, üçüncü tehlikenin de Lübnan’a ait alanlardaki enerji kaynaklarının boşaltılması olduğunu söyleyerek, “Bu durumda zaman faktörü çok önemli hale geliyor. Yani, zamanı geldiğinde ve petrol ve doğalgaz çıkarmamıza izin verildiğinde, hiçbir şey bulamayabiliriz. Sular, petrol ve gaz çıkarma meselesi, işgal altındaki sınır şeridinin kurtarılması meselesinden daha az önemli değildir. Petrol zenginliğine bağlı risklerle karşı karşıya kalacağız. Zaman faktörünün Lübnan'ın çıkarına olmadığını bilmemiz gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

Acil hedefin düşmanın Kariş'ten petrol ve gaz çıkarmasını önlemek ve başlatacağı faaliyetleri durdurmak olması gerektiğini bildiren Nasrallah, gecikilen her günün Lübnan halkına servet ve para kaybı olarak yansıyacağını söyledi.

Lübnan’ın kendi sularında enerji arama ve çıkarma çalışmaları yapması yasakken, işgal rejimi İsrail’in tartışmalı alandan doğalgaz çıkarma çalışması yaptığını vurgulayan Hizbullah lideri, Lübnan’ın bu mücadelede ordu ve direniş başlığı altında haklılık, motivasyon, acil ihtiyaç ve güce sahip olduğunu belirtti.

Nasrallah, "Direniş, mali, askeri ve güvenlik açısından, düşmanın Kariş sahasından petrol ve gaz çıkarmasını kesinlikle önleme yeteneğine sahip. Düşmanın hiçbir önlemi yüzer platformu ve Kariş’ten enerji çıkarma faaliyetlerini koruyamaz" dedi.

Hizbullah Genel Sekreteri sözlerini bu şekilde sürdürdü:

“Düşmanın herhangi bir aptallığının yalnızca stratejik değil, kendisine yönelik varoluşsal olarak da yansımaları olacaktır. İsrail'in tehdit ettiği herhangi bir savaşta kaybedeceği şey, Lübnan'ın kaybedebileceğinden çok daha fazladır. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan’ın birlikte hareket etmesi ve onların arkasındaki devlet kurumları arasındaki resmi pozisyonun birleştirilmesi, Lübnanlı müzakere heyetine güç verecektir. Konuyla ilgilenenler ve tartışmalı sularda 29. hattı sabitleyen kararnameyi imzalama çağrısında bulunanlar, tecrübeye dayalı olarak yanlış beklentilere dayanıyorlar. Uluslararası kararları tanımayan bir düşmanla karşı karşıyayız. Üzerinde yürüdüğü tek mantık, güç ve üstünlük mantığıdır.

Tecrübeye dayanarak söylüyoruz; düşman herhangi bir uluslararası kararı kabul etmiyor ve sadece baskı ve direniş altında cevap veriyor. 2000 yılında Lübnan’ın güneyinden ve ayrıca Gazze Şeridi'nden zorla çekildi. Bugün direniş, devletin ve Lübnan halkının petrol zenginliği konusundaki bu mücadelede sahip olduğu seçeneklerden biri. Lübnan'ın zenginliğinin, hazinesinin ve halkını kurtaracak tek umudun yağmalanması karşısında ellerimiz bağlı durmayacağız. Direniş için tüm seçenekler açıktır ve masadadır. Savaş istemiyoruz, ama ondan korkmuyoruz da. İsrail, Kariş sahasındaki faaliyetlerini durdurmalı ve gemiyi bir an önce geri çekmeli. Sondaj gemisinin sahibi olan şirketler, gemiyi bir an önce geri çekmeli. Aksi halde gemiye gelecek maddi ve manevi zararın sorumluluğunu üstleneceklerdir. Direniş durumu saat saat ve gün gün takip ediyor. Herhangi bir karar vermek için gerekli bilgileri toplamak bizim hakkımız.”

Hizbullah’ın gaz, petrol, kara ve deniz zenginlikleri, sınır hattı ve Şeba Çiftlikleri ile ilgili her şey hakkında bir dosya oluşturduğunu duyuran Nasrallah, "Bu dosya, deniz sınırlarının çizilmesi ve münhasır ekonomik bölge meselesiyle ilgili. Buna sınırlarla ilgili her şeyi ekledik ve bu dosya eski milletvekili Nevvaf el-Musevi tarafından yönetiliyor ve takip ediliyor” dedi.

Hizbullah Lideri sözlerine şöyle devam etti:

“ABD ve İsrail'in stratejisi Lübnan'ı açlığa itiyor. Bu, toplumsal güvenlik için iç savaştan daha büyük bir tehlike arz ediyor. Mesele sınırlar değil, ülkenin kaderidir. Buna göre harekete edecek miyiz? Gerekli olan şey, Lübnan'daki güç unsurlarıyla birleştirilmiş resmi tutumdur. O zaman bu mücadeleyi mutlaka kazanırız.”





Twitter'da Takip Ediniz. @Irna_Turkish

 

Ekler