Yayınlama Tarihi: 14 Nisan 2022 - 22:49

Tahran, İRNA- Dünya bilim adamlarının yarım yüzyılı aşkın bir süredir yürüttüğü çalışmalar ve nükleer enerjinin çok çarpıcı avantajları dikkate alınarak günümüzde ülkelerin güvenliğini ve kalkınmasını sağlamak için barışçıl nükleer teknolojiye duyulan ihtiyaç yadsınamaz bir konuya dönüşmüştür.

İnsanların aklına gelebilecek sorulardan biri, nükleer enerjiye ne gerek var gibi soruların yanı sıra yüksek maliyetlere ve dış baskılara rağmen bu teknolojiyi elde etmekte ısrar etmenin rasyonel olup olmadığıdır.

Artan enerji fiyatları, petrol ve doğalgaz piyasasındaki istikrarsızlıktan kaynaklanan küresel enerji krizi ve enerji talebindeki benzeri görülmemiş artış, ülkelerin güvenliklerini ve kaynaklarını korumak için ihtiyaç duydukları enerji için yoğun bir şekilde rekabet etmelerine neden olmuştur. Ayrıca fosil yakıtlar tükenmekte olduğu için bir alternatif aranmalıdır. Nükleer teknik bilime sahip olmak, nükleer yakıt yoluyla enerji temini alanında kendi kendine yeterliliğe ilaveten diğer bilim ve teknolojilerde ilerlemelere yol açacak ve İran'ın gelecekteki enerji ve güvenlik pazarındaki konumunu güçlendirecektir.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Genel Müdürü Rafael Grossi, geçen yıl Glasgow Zirvesi arifesinde nükleer enerjinin ekonomideki önemini ve gelecekte enerji krizinin çözülmesini vurgulayarak, bu çarpıcı olgudan yararlanılarak küresel güvenlik ve istikrarın garantiye alınması gerektiğini ifade etmişti. O, küresel güvenliğin sağlanması hakkında: ‘’Fukuşima felaketinden on yıl sonra, dünya çapında güvenliği sağlamak için çok çaba sarf edildi, ancak bizim sorunumuz nükleer merkezler değil, kurallara sorun çıkarabilecek biçimde uyulmamasdır’’ demişti. Daha sonra Fukuşima ve Çernobil felaketleri gibi benzer olaylara atıfta bulunarak, bu trajik olayların ihmal veya kanuna uyulmamasından kaynaklandığını dile getirmişti.

Fukuşima felaketi, Japonya'da 9 büyüklüğündeki deprem ve tsunaminin ardından nükleer santral ve iş makinelerinin arızalanması ve radyoaktif madde sızıntısının neden olduğu 11 Mart 2011'de meydana gelen bir dizi olaydır. Uzmanlar, kazanın Çernobil kazasından bu yana yaşanan en büyük nükleer felaket olduğunu düşünüyor ve bu olayı karmaşıklık açısından dünya atom facialarında ilk sıraya yerleştiriyorlar, zira Fukuşima santralindeki tüm reaktörler birbiri ardınca patlayarak büyük hasara yol açtı. Çernobil kazası da Ukrayna'nın kuzeyindeki bir Sovyet nükleer santralinde yapılan güvenlik testi sırasında meydana gelmişti.

Güvenilir ve temiz: Nükleer enerji

Çevreci bakış açısına göre insan faaliyetleri ve fosil yakıtların kullanımı nedeniyle sera gazı kirliliğinin artış göstermesi, küresel ısınmayla ilgili endişeleri artırdı ve uzmanlar sürekli olarak küresel ısınmanın tehlikeleri konusunda uyarıyor.

Küresel ısınma, dünyanın ve okyanusların yüzeyinin ortalama sıcaklığında artışa yol açan bir olguya verilen addır. Raporlar, dünyadaki en sıcak 10 yılın yalnızca 1990'dan 2007'ye kadar kaydedildiğini, bunun da son 150 yılın en sıcak yılları olduğunu gösteriyor. Bunun nedenlerinden biri, dünya atmosferindeki suyun buharlaşması, karbondioksit, metan, dinitrojen monoksit ve ozondan oluşan sera gazlarının etkisi teorisine dayanmaktadır. Bu sorunun oluşmasında ve küresel ısınmaya katkıda bulunmasında endüstriyel faaliyetler oldukça etkili olmuş gibi gözüküyor. Sera gazları olmadan, ortalama dünya sıcaklığı eksi 18 santigrat derece civarında olur.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Genel Müdürü Rafael Grossi, La Nacion isimli Arjantin merkezli medyaya verdiği demeçte, ‘’İklim değişikliği ile karşı karşıya olduğumuz göz önüne alındığında Paris Anlaşması uyarınca tüm ülkelerin küresel ısınmayı 1.5 veya 2 santigrat dereceye yani sanayileşmeden önceki sıcaklığa düşürmesi gerekiyor ve bu da nükleer enerji olmaksızın mümkün değil, çünkü sera gazlarının etkilerini sıfıra indirir.

Grossi Uluslararası İklim Değişikliği Kurumu uzmanlarına dayandırdığı görüşünde, ‘’2050 yılında bu hedefe ulaşmak için temiz enerji olan nükleer enerjiyi denklemlerimizden çıkaramayız. Hatta birçok çevre uzmanı da nükleer enerjinin iklim değişikliğine karşı etkili bir çözüm olduğunu kabul ediyor.

ABD’de 100 reaktörün bulunması, ülke elektriğinin %20'sini sağlıyor. Dünyada nükleer enerjiye sahip 30 ülke mevcut ve dünya çapında 440 reaktör var. Bu enerji türü giderek yaygınlaşmaktadır. Arjantin'de son 60 yıldır ülkenin elektriğinin yaklaşık %10'unu sağlayan üç reaktör vardır.

Yenilenebilir enerjilerin sorunları

Son yıllarda küresel ısınmayla mücadele yolunda temiz veya yenilenebilir enerji kullanımı devletlerin ve medyanın dikkatini çekmiştir. Fosil yakıtlara alternatif olarak jeotermal, güneş, rüzgar, medcezir ve dalga elektriği ve enerjisi gibi temiz enerji türleri önerilmiştir.

Ancak, bu enerji kaynakları dünyanın tamamında elde edilemiyor ve hava koşullarına güçlü bağımlılıkları nedeniyle güvenilir değildir. Herhangi bir nedenle güneş ışığı miktarı azalırsa yeterli elektrik sağlanamaz veya daha az rüzgar eserse üretilen elektrik miktarı azalır.

Yenilenebilir enerjinin kalıcı olmamasına ilaveten pratikte temiz enerji olarak adlandırılan enerji tedarik süreçlerinin nükleer enerjiden elde edilenden daha fazla karbondioksit ürettiği görülmektedir. Bu asşında onların temizliğini sorgulayan bir konu. Güneş panelleri ile rüzgar türbinlerinin üretim süreci, büyük miktarlarda karbondioksit yayar ve bu da sonuçta bu santrallerdeki karbondioksit üretiminin bir nükleer santralinkine kıyasla artırır.

Nükleer enerji dünyadaki nükleer karşıtı hareketlerin aksine, diğer enerjilerden çok daha temizdir.

Nükleer enerji üretimi, diğer enerji türleri gibi atık üretse de, nükleer atıklar kontrol edilebilirdir. Yakıtların yanmasından kaynaklı dumanı atmosfere yayan fosil yakıtlı santrallerin aksine bir nükleer santralin yakıtı bittiğinde nükleer atıklar, bir işlemle reaktörden çıkarılır ve bir yerde depolanır. Bu süreçte hiçbir radyoaktif madde doğaya salınmaz.

Diğer bir deyişle, nükleer enerji halihazırda bildiğimiz en temiz kaynaktır. Ancak nükleer felaketlerle ilgili endişeler nedeniyle yıllardır bu enerjinin kenara atılması için çaba sarf edilmektedir. Ne var ki belki de insanlığın nükleer enerjiye tekrar bakma zamanı gelmiştir.

Nükleer enerjinin faydaları ve kullanımı

Geçen 50 yılda dünya çapındaki bilim insanlarının çabaları sayesinde bu teknoloji, sanayi, tarım, tıp ve diğer alanların gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır.

Nükleer teknoloji, temiz enerji sağlamanın yanı sıra tıbbi teşhislerin geliştirilmesi, insan hastalıklarını iyileşmesi, insan beslenmesini güçlenmesi, evcil hayvanların korunması, su kaynaklarının gelişmesi, tehlikeli hayvanların yok edilmesi, tarımsal verimliliğin artırılması, endüstriyel kalite kontrolünün güçlenmesi ve çevre biliminin ilerlemesine katkı sağlamış ve tek kelimeyle insan yaşamına refah ve mutluluk getirmiştir.

Nükleer enerji, elektrik üretiminden kanser gibi hastalıkları tedavi etmeye ve radyofarmasötik üretimine, tatlı su kaynaklarına erişmekten tarımın ilerlemesine kadar çok büyük yelpazede uygulanmakta ve birçok bilimsel ve endüstriyel alanı kapsamaktadır.

Nükleer enerji kullanımının büyük ekonomik faydaları, enerji arzı, tıp, bilimsel, çevresel faydalar vb. avantajlarının yanı sıra nükleer teknoloji, barışçıl ölçeğinde bile mevcut uluslaarrası sistem düzeyinde güvenlik açısından yadsınamaz bir rol oynamaktadır.

Uzmanlara göre ülkelerin stratejik yaklaşımında, nükleer enerjinin güvenlik oluşturuculuğuna ilişkin “teknopolitik” adı verilen bir deyim kullanılmaktadır. Buna göre ülkeler, nükleer enerjinin farklı boyutlarından yararlanmalarına ilaveten dış tehditlere maruz kalmaz ve daha fazla güvenliğe sahip olur.

İran barışçıl nükleer teknolojisi

İran'ın 1950'de başlayan barışçıl nükleer programı, 1958'de Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na üye olması ve 1968'de Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması'nı (NPT) imzalamasıyla ciddi bir şekil aldı. Ancak İran’ın nükleer faaliyetlerine ilişkin çelişkili haberlerin yayılması, ABD ve Avrupa Birliği tarafından İran'a kapsamlı yaptırımlar uygulanması için bir bahaneye dönüştü. İran'ın UAEK dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlarla tam işbirliğine ve uzun vadeli Nükleer Anlaşma’ya rağmen yaptırımlar, temelsiz nükleer silah üretme iddialarına dayandırılmaya devam ediyor.

Oysa İran, elektrik üretmek ve tıbbi ilerlemeler sağlamak vb. için nükleer programının barışçıl doğasına her zaman vurgu yapmıştır. Devrim Lideri 23 Şubat günü Uzmanlar Meclisi temsilcilerine hitaben yaptığı konuşma da dahil olmak üzere tekrar tekrar şunu vurgulamıştır: ‘’İslam Cumhuriyeti'nin nükleer silah üretmesini engelleyen şey, İslami düşünce ve ilkelerdir. Bu ilkelere esasen ister nükleer olsun isterse kimyasal silahlar, sıradan insanların ölümüne neden olan herhangi bir silah yasaktır.

9 Nisan günü Tahran Zirve Salonu'nda Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin katıldığı 16. Ulusal Nükleer Teknoloji Günü’nde 9 yeni nükleer ürün ve kazanım gçrücüye çıktı. Ziyaret sırasında Cumhurbaşkanı Reisi, barışçıl nükleer enerji kullanma hakkına vurgu yaparak İran'ın nükleer alanındaki bilim ve teknolojisini geri döndürülemez olarak nitelendirdi.

Radyofarmasötik alanında 3, plazma alanında 2 ve endüstri, lazer, kontrol sistemleri ve görüntüleme alanlarında 4 ürün, bu sergide açılışı yapılan kazanımlar olarak kayıtlara geçti.

Atom Enerjisi Kurumu da fuar sırasında 10 bin megavatlık nükleer enerji üretimi, radyasyon kullanımını genişletme ve Darhuveyn'de 360 bin megavatlık tamamen yerli enerji santralinin inşası için üç stratejik planını duyurdu.

İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi ise nükleer santrallerin inşasının bir hayal değil, ülkenin ihtiyaçlarının ayrılmaz ve gerekli bir parçası olduğunu ifade ederek, ‘’Avrupalı ülkeler kendileri de nükleer santrallerin inşası dışında başka çareleri olmadığı gerçeğine varmışlardır’’ diye belirtti.

Bu konuları incelediğimizde nükleer teknolojinin elektrik üretimi, su kaynaklarının temini, tıbbi uygulamalar, ilaç ve tarım endüstrisi dahil olmak üzere geniş faydalarına ilaveten bu enerjiyi görmezden gelmenin gelecekte ülkeler için stratejik bir hata olduğu ve ülkeleri gelecekte enerji bağımlısı yapacağı sonucuna varılabiliriz.

Twitter'da Takip Ediniz. https://twitter.com/Irna_Turkish