Ülkedeki aşı üretiminin son durumu hakkında açıklamalarda bulunan Mustafa Kanii, ''Noora aşısının, ülkede korona alanında ikinci protein aşısı olarak piyasaya girmesine izin verildi. Aynı zamanda Pfizer aşısına benzeyen İran mRNA aşısı da Sağlık, Araştırma ve Teknoloji Bakanlığı Gıda ve İlaç İdaresi'nden klinik faz lisansı aldı. Aşı, bilgiye dayalı bir şirket tarafından araştırılıp üretiliyor. mRNA aşısı, genetik materyaller içerir'' dedi.
Üretici firma için klinik aşamaya girme hazırlıklarının en az bir ay süreceğini belirten Kanii, ülkedeki aşı üretiminin çeşitliliği konusunda Bilim ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Biyoteknoloji Geliştirme Merkezi'ne yöneltilen eleştirilere ilişkin olarak, ''Hamile kadınlar tek tip aşı, çocuklar ise kendi aşılarını yaptırmalıdır. Kanserli kişilerin belirli bir tür aşı alması gerekiyor, bu nedenle biyoteknoloji merkezinin hareketinin bir modele ve bir yol haritasına dayandığı ortaya çıktı. Şu anda, aşılar ve kanser önleyici ilaçlar da dahil olmak üzere önümüzdeki iki yıl için dünyada mRNA teknolojisi ile 26 çeşit ilaç üretiliyor" dedi.
''Bu teknolojiye sahip olmasaydık, sonraki adımlarda yine bu teknoloji ile başka ülkelerden ilaç ithal etmemiz gerekecekti. Ancak ülkede mRNA teknolojisine sahip olduğumuz için bu 26 çeşit ilacı kesinlikle yapabiliriz'' diyen Kanii, ''İlaç şirketleri arasında koronanın bittiğine, ne yapılması gerektiğine dair bir görüş yok. Bunun yerine bu firmalar oluşturmuş oldukları altyapı ile yeni ürünlere yönelmektedir. MRNA aşısı, vücuttaki hücrelere kendi viral veya bakteriyel proteinlerini yapmaları için genetik yapılar sağlar. Vücudun bağışıklık sistemi bunlara tepki verir ve bağışıklık oluşturur'' diye ekledi.
mRNA aşıları, istenen immünolojik özellikleri, genetik aşıların yüksek güvenlik durumu ve benzeri görülmemiş esnekliği ile birleştirir.
Lokal olarak eksprese edilen protein ekspresyonuna dayalı olarak, mRNA aşıları hem hücresel hem de mizaç bağışıklığını içeren dengeli bir bağışıklık tepkisi ortaya çıkarabilir.
RNA, doğası gereği güvenli bir taşıyıcıdır, çünkü genoma müdahale etmeyen yalnızca minimum düzeyde bilgi taşır. Herhangi bir protein, üretim sürecini düzenlemeye gerek kalmadan eksprese edilebildiği için, mRNA aşısı geliştirme açısından da maksimum esnekliğe sahiptir. MRNA aşıları, belirli bir kaplama içinde mRNA adı verilen genetik materyal dizileri içerir. Bu kaplama mRNA'yı vücuttaki enzimlere karşı koruyarak parçalanmamasını sağlar. Bu aşılar hücrelere zararsız proteinler yapma talimatı verir.
Protein parçası yapıldıktan sonra, mRNA zinciri parçalanır ve hücredeki enzimler kullanılarak parçalanır. Hücre yüzeyinde bir protein veya antijen görüntülendiğinde, bağışıklık sistemi, bir enfeksiyon olduğunu düşündüğü şeyi önlemek için antikor üretmeye ve T hücrelerini etkinleştirmeye başlar. Bu antikorlar kovid-19 virüsüne özgüdür, yani bağışıklık sistemi gelecekteki enfeksiyonlara karşı korunmaya hazırdır. Sürecin sonunda, vücut gelecekteki enfeksiyonlara karşı nasıl korunacağını öğrenir.
Tüm aşılar gibi, bu aşılar da kullanılmadan önce güvenlik açısından dikkatlice test edilmiştir. MRNA teknolojisi yenidir, ancak bilinmeyen değildir. Bu teknoloji on yıldan fazla bir süredir incelenmiştir. Bu aşılar halihazırda influenza, zika, kuduz ve sitomegalovirüs için test edilmiştir.
Twitter'da Takip Ediniz. @Irna_Turkish