Yayınlama Tarihi: 23 Şubat 2022 - 01:17

Tahran, IRNA- İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, iddiaların aksine İran’ın inzivada olmadığını söyledi.

Euronews Kanlı Global Conversation programının bu ayki konuğu İran Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan oldu.

Euronews’un sitesinde çıkan habere göre, Emir Abdullahiyan, nükleer müzakerelerle ilgili olarak , "Doktor Reisi hükümetinde ve başından beri, yaptırımları kaldırmak için Viyana görüşmelerine yaklaşımımız şu hedefi sabitledi: Ya müzakerelere hiç başlamayacaktık ya da müzakerelere başlarsak, Viyana'daki müzakere şeklimiz ile Dr. Reisi hükümetinin 'realist' yaklaşımı arasında bir göreliliğin (Uyum-Simetri) varlığından emin olmamız gerekecekti. Dolayısıyla Viyana'ya sadece müzakere için müzakere etmeye gelmedik, müzakere ederek iyi bir anlaşmaya varmak için geldik. İnanıyorum ki, böyle bir anlaşmaya hiç bu kadar yakın olmamıştık" dedi.

Emir Abdullahiyan, ‘’ Biz İran'ın izole edilmiş bir ülke olduğuna inanmıyoruz. Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) tek taraflı ve yasa dışı yaptırımları bizim için bazı sorunlar doğuruyor.  2015 yılından bu yana özellikle üç Avrupa ülkesi, Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya'nın eylemsizliği İran için bazı sıkıntılara neden oldu, ancak tüm çabalara rağmen, hatta Trump yönetimi sırasında ve İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı yürüttüğü "aşırı baskı" kampanyasına rağmen İran'ın izolasyonu başarısız oldu.’’ diye konuştu.

Emir Abdullahiyan, ‘’Anlaşmaya yaklaşıyoruz ve kırmızı çizgilerimiz olan bazı konular kaldı. Şimdiye kadar birçok girişimimiz oldu ve gerekli esneklikleri Viyana'daki müzakere masasında gösterdik. Bugün, anlaşmaya her zamankinden daha yakınız diyebiliyorsak, bunun sebebi arabulucular vasıtasıyla Amerikalıları haberdar etmemiz ve 3 Avrupa ülkesinin Viyana'daki meslektaşlarım veya benim tarafımdan bilgilendirilmeleridir. (Onlara) çok açık bir şekilde şu anda batı tarafında inisiyatifleri ve esnekliği görme sırası ve zamanının geldiğini söylüyoruz. ‘’ dedi.

Dışişleri Bakanı Abdullahiyan, ‘’Batılılar Viyana'da neler yaşandığını gerçekçi bir şekilde görebilirse, birkaç saatten az bir sürede anlaşmaya varabiliriz. Yani bize göre anlaşma için kesin bir tarih belirlemek batı tarafının elinde ve gerçekçiliklerine ve girişimciliklerine bağlı. Müzakereler sırasında ve bazı anlaşmazlıkların yaşandığı dönemlerde Batı tarafı birkaç kez masadan kalkma noktasına gelmiş de olsa müzakere masasında ciddiyetle kalacağız. ‘’ ifadesini kullandı.

‘’ Münih Güvenlik Konferansı'nın yanı sıra Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile de yaptığım bir konuşmada, ciddiyet, motivasyona sahip acil ve iyi bir anlaşmaya varma hedefi olan meslektaşlarımın bunu başarmak için Viyana'da kalacaklarını söyledim.’’ diyen Emir Abdullahiyan, ‘’Ancak, karşı taraf gerekli esnekliği ve yaratıcılığı göstermezse, şüphesiz ki müzakerelerinin başarısızlığından onlar sorumlu olacaktır”. dedi.

Emir Abdullahiyan ‘’ Donald Trump ile yaşananların terkrarlanmaması için siyasi beyanların da dahil olduğu bazı garantilere ulaşmaya çalışıyordunuz. Amerikan şirket ve işletmelerinin İran'a gelmesi durumunda elinize daha güçlü bir garanti geçeceğini düşünmüyor musunuz?’’ sorusuna karşın, “Bence Nükleer Anlaşma müzakerelerinde karşılaştığımız sorunlardan bir tanesi Amerikalı şirketlerin rolü ve bankacılık sisteminde Amerikan Doları'nın yeri ve sirkülasyonu idi. Amerikalılar 2015'teki anlaşma sırasında bu konuda bazı kısıtlamalar empoze etti. Bu sebeple de ABD Başkanı Joe Biden'ın sistematik olarak gönderdiği iyi niyet mesajları ile kendisinin ve Amerikan yönetiminin tavrı arasında bir paradoks fark ettik. Bir yandan iyi niyet mesajlarını gönderirken, diğer yandan aynı zamanda hatta aynı günde bazı şahıs ve yetkililerimize yeni yaptırımlar uyguladılar. Dolayısıyla bizim için önemli olan Amerikalıların davranışları. Onların tavırlarına göre kararlarımızı alacağız“. dedi.

Emir Abdullahiyan, ‘’ Tahran'da AB Ofisi açılması fikrine karşı mısınız? Bunu hiç Sayın Borrell ile konuştunuz mu? ‘’ sorusuna karşın, “Bu konu birçok defa gündeme geldi. Kısa süre önce Finlandiya Dışişleri Bakanı'nın İran ziyaretinde bu soru bana yöneltildi. Geçmişe ve arka plana baktığımda, İran'da AB ofisinin açılmasına her yaklaştığımızda, Avrupa'da İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı kötü ve suni bir kriz yaşandığını görüyorum.  Bu sebeple, AB ofisini açma konusundaki tüm iyi niyetimize rağmen, daha ofis açılmadan Avrupa'nın içindeki suni bir krizle karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz. Bu da konunun ilerlemesine yardımcı olmuyor ve bence bu fikir hala masada ve takip edilmesi gerekli”. eedi.

Emir Abdullahiyan, Afganistan, Arabistan ve Türkiye ile ilgili soruya karşın,  “Size kısaca cevap vereyim. Afganistan örneğinde, ülkenin geçici yönetim organının yetkilileriyle temas halindeyiz ve tesadüfen, yaklaşık iki ay önce Afganistan'ın geçiş hükümetinin dışişleri bakanı Tahran'ı ziyaret etti. Görüşmelerde onlara, Afganistan'daki yeni durumu tanımamız için gerekli kriterin tüm etnik grupları kapsayan bir hükümet kurulması olduğunu açıkça söyledik. Bunun diğer bir sebebi de onlarla 900 kilometrelik ortak bir sınırımızın olması. ‘’ ifadesini kullandı.

Emir Abdullahiyan, ‘’ Her gün evini terk etmiş 5 binden fazla Afgan çocuk, kadın ve erkek sınırlarımıza geliyor ve bu sayı korkunç bir hal almış durumda. İran'a giren Afgan mülteci istatistikleri muazzam ve sınırlarımızdaki güvenlik sorunları nedeniyle Afgan geçici yönetimi ile temas halindeyiz. Büyükelçiliğimiz orada faaliyet gösteriyor. Ancak yeniden organize olma konusunda onlara çok açık bir şekilde bunun kapsayıcı bir hükümet kurmaya bağlı olduğunu söyledik.  Suudi Arabistan konusunda, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Geçen ay üç diplomatımız Cidde'ye (İslam Konferansı Örgütü) yerleşti. Bana göre Suudi Arabistan ile Bağdat'ta daha önce yaptığımız dört tur görüşmede varılan mutabakat sonucunda ulaşılan bu hamle, bir ilerleme olduğunu gösteriyor. ‘’ dedi.

İran Dışişleri Bakanı, ‘’ Irak'ta ise her ülkenin kendi yeri ve kapasitesi olduğunu vurgulamak isterim. Hiçbir ülke İran İslam Cumhuriyeti'nin yerini alamaz. Her ülke kendi kapasitesinde yeteneklere sahiptir ve bu yetenekleri ve kendi kapasitesini kullanır. Irak'ın İran pazarını ele geçirdiğini düşünmek bence doğru bir değerlendirme değil. Elbette yaptırımların kaldırılması, İran'ın ekonomik ve ticari alanlardaki normal yerini yeniden kazanmasına yol açabilir. Değerli İran halkının büyük moral ve kapasitesi, son 43 yılın sert yaptırımlarına dayanmasını mümkün kıldı. Ancak biz Viyana'da, tek taraflı ve yasa dışı Amerikan yaptırımlarını aşmaya çalışıyoruz. Tüm taraflar taahhütlerine geri dönmeli. Yeni aşamada, bölgesel ve uluslararası düzeyde tek tek ülkelerle daha kapsamlı ve etkin ikili işbirliği göreceğimizi umuyorum. Geleceğe dair çok iyimseriz”. dedi.

Twitter'da Takip Ediniz. https://twitter.com/Irna_Turkish

2012