Tahran, İRNA- İran ve Türkiye ortak, çok yakın ve iç içe bir kültürle uzun yıllar barış ve huzur içinde bir arada yaşamış iki komşu, müslüman ve kardeş ülkedir ve birçok sorunu daha empati ile çözebilir ve hem kendi halkları hem de bölge halkları için daha fazla barış ve refah sağlayabilirler.

Son günlerde medyada, iki ülkenin başta Irak'ta meydana gelen bazı vakalar ve belki de yanlış anlaşılmalar nedeniyle çeşitli nedenlerle birbirlerinin büyükelçilerini çağırdığını ve sorunlar gündeme getirdiklerini gösteren haberler yayınlandı.

Ülkemiz Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, bu konuda Pazartesi günü, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Irak topraklarında PKK militanlarına yönelik operasyonuna ilişkin yaptığı açıklamada, 'Irak'ta bazı açıklamalar konusunda yanlış yorumlar yapıldı. Hem İran hükümeti hem de Türkiye hükümeti, uluslararası ilişkilerin temel ilkesi, yani ülkelerin ulusal egemenliği ve dolayısıyla Irak hükümetinin milli egemenliği konusunda görüş ayrılıklarına sahip değildir' dedi. Bu açıklama durumu biraz sakinleştirdi ve durum normale döndü.

Hatibzade'nin sözleri, hem İran hem de Türkiye'nin uzun süre barış ve huzur içinde birlikte yaşadıklarını ve 4 asırdan fazla bir süredir yaklaşık 500 kilometrelik ortak sınırla, bu tarihi dönemin çoğunda arkadaş olduklarını gösteriyor. Her zaman her hangi bir ihtilaf durumunda, özellikle diğer grup ve ülkelerle ilgiliyse, ihtilaflarını istişareler ve periyodik istişareler yoluyla ve istenmeyen belirsizlikleri ortadan kaldırmak için uygun çözümler sunarak çözmeyi başardılar.

İki ülke, farklı zamanlarda, birbirlerine yardım ederek, diğer tarafın daha fazla sorun yaşamasını engellediğini göstermiştir. Büyük İran milleti, 8 yıllık Irak-İran savaşı boyunca Türkiye'nin yaptığı yardımını asla unutmayacaktır. İran'ın özel durumlarda bu ülkeye sağladığı yardımları da bu ülkenin büyük ve müslüman halkı tarafından unutulmayacağı kesindir.

İran ve Türkiye, kısmen bahsedilen çeşitli nedenlerle ve mevcut coğrafi, kültürel ve tarihsel kaderden dolayı birbirlerine olan ihtiyacı asla inkar edemezler, ancak görünen o ki, bölgede siyasi ve güvenlik durumu karmaşıklaştıkça bu bağlantılar daha da artacaktır ve iki ülke kendi aralarında siyasi ve güvenlik konularında stratejik bir ittifak ve yakınlık tanımlayabilirse veya olağanüstü bir toplantıda mevcut ilişkileri yeniden tanımlayabilirse, şüphesiz bölgede tartışmasız bir güce sahip olacaklardır.

Ayrıca zekası ve ustalığı ile birbirini tamamlayabilecek eşsiz ve geniş bir coğrafyaya sahip 200 milyon genç müslümanın desteği ve yardımlarıyla tüm sorunların aşılmasına yardımcı olabilirler. Özellikle Tahran-Ankara arasındaki bu güçlü ittifakı hiçbir zaman istemeyen ve asla istemeyecek olan, başta ABD'nin başını çektiği Batı ülkeleri olmak üzere yabancıların yarattığı sorunlara dikkat edilmelidir.

Buna göre, İran ile Türkiye arasındaki anlaşmazlığı veya benzer bir meseleyi çözmek için ortak bir çalışma grubu veya komite kurulması, iki taraf arasındaki birkaç anlaşmazlığı çözmek için iyi bir çözüm olabilir.

Ne zaman olursa olsun sorun, ister kasıtlı ister kasıtsız olsun, öncelikle bu anlaşmazlıkların yayılmasını önlemek ve ikinci olarak İran-Türkiye ilişkilerini bozmak için bölge ve ötesindeki bazı kötü niyetli kişilerin müdahalesini önlemek, bu komite veya ortak çalışma grubunun en baştaki görevleri arasında yer alabilir.

Bu çalışma grubunun varlığı acil durumlarda birçok sorunu çözebilirken, her iki tarafın da ilgi alanına giren konulardaki görüşlerini yakınlaştırmanın ve bazı yanlış anlamaları gidermenin kısa bir yolu olabilir.

Twitter'da Takip Ediniz. @Irna_Turkish