Şehit Fahrizade'ye yapılan suikast ve bu meselenin yeni ABD yönetimi ile bağlantısı konusunda uluslararası önemli medyanın gündeme getirdiği en önemli konu, İsrail rejiminin Donald Trump yönetiminin desteğiyle gelecekteki ABD yönetimi ile İran arasındaki diplomasiyi bastırmak için elinden geleni yaptığına yöneliktir.
Seçilmiş ABD Başkanı Joe Biden, daha önce yaptığı açıklamalarda yeni hükümet kurulduktan sonra Washington'u Nükleer Anlaşma'ya geri getirme isteğinden bahsetti. Elbette bu konunun Tel Aviv ve Riyad gibi rejimlerin beğenmemesi doğaldır. Washington'un bu uluslararası anlaşmadan çekilmesine neden olan Donald Trump yönetimi de hiç şüphesiz Washington'un Nükleer Anlaşma'ya dönmesini istememektedir.
Tahran ve Washington arasındaki diplomasinin daimi ölümünü isteyen rejimlerin, Biden'ın böyle bir durumdaki suskunluğunu kendi lehlerine yorumlaması doğaldır, ancak bu sessizliğe ilişkin herhangi bir yargı, en yüksek makamlardaki Demokratların net ve açık bir tavır sergilememeleri durumunda gerçeklikten uzak bir yargı sayılır.
Biden sessiz kalsa da, onu mensubu olduğu bazı parti üyeleri, İran'la diplomasi zorunluluğuna ve bu suikastin küresel güvenlik açısından tehlikeli sonuçlarına paylaştıkları twitlerde değindi.
Ancak 3 Avrupa ülkesinin bu suikastı henüz kınamamış olması ve tarafsıza yakın bir duruş sergilemesi, belki de gelecekteki ABD yönetiminin üst düzey isimlerinin sessizliğinden kaynaklanıyor olabilir. Washington'un politikalarını her zaman izleyen Avrupalılar, bu defa da Biden'ın önüne geçmek istemeyebilir. Trump'ın son kullanma tarihi Avrupalılar için yaklaşmakta ve mevcut Beyaz Saray kiracısının son günlerinde ne yaptığını umursamıyorlar. Onlar şimdi yalnızca Washington'un bir sonraki başkanının diline ve davranışına bakıyor.
Twitter'da Takip Ediniz. @Irna_Turkish