Kalibaf bu röportajda “İran ve Venezuela arasındaki ilişki, iki milletin inançlarına dayanıyor. Her iki ülke de Batı’nın sömürgeciliği ve hegemonyasına karşı tarihi bir mücadelede ortak.” ifadelerini kullandı.
Kalibaf, bu birliğin sadece hükümetler arası değil, halkların bağımsızlık ve adalet arayışına dayanan derin bir dayanışma olduğunu söyledi.
İran İslam Devrimi ile Venezuela’nın Bolivarcı Devrimi arasındaki benzerliklere değinen Kalibaf, her iki devrimin de istibdat ve emperyalizme karşı bir duruşun ürünü olduğunu belirtti.
Eski Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez’in bu ikili ilişkilerin güçlenmesindeki rolünü de hatırlatan Kalibaf, “Şüphesiz ki Komutan Chavez bu ilişkilerin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır” dedi.
İran ve Venezuela’nın benzer baskı ve tehditlerle karşı karşıya olduğunu ifade eden Kalibaf, ABD’nin her iki ülkeye karşı uyguladığı ambargo, savaş tehditleri ve siyasi baskılara işaret etti.
Kalibaf ayrıca BRICS gibi ittifakların çok kutuplu bir dünya düzeni inşa etmedeki rolüne değinerek, “Dünyanın yaklaşık yarısı bu gruba üye ve küresel ekonominin %39'u bu ülkeler tarafından yönetiliyor” dedi.
İran’ın barışçıl nükleer programına da değinen Kalibaf, ABD'nin çifte standartlarını eleştirerek “Kendileri en büyük ham petrol üreticilerinden biri; günde yaklaşık 20 milyon varil üretiyor ve tüketiyorlar. ABD’de 100 bin megavat elektrik nükleer enerjiden sağlanıyor.” ifadelerini kaydetti.
Kalibaf ayrıca “İran hiçbir zaman nükleer enerjinin askeri yönünü hedeflemedi. NPT’ye (Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması) bağlıyız ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın denetimlerine açığız.” diye ekledi ve İran-Venezuela ittifakının tek kutuplu dünya düzenine meydan okuyan bir egemenlik direnişi modeli olduğunu ve Güney-Güney iş birliğinin çöküş sürecindeki Batı hegemonyasına güçlü bir alternatif sunduğunu vurguladı.
yorumunuz