Bekaî: İran’ın kırmızı çizgileri, ABD’nin teklifine vereceğimiz yanıtın temelini oluşturacaktır

Tahran, İRNA – Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekaî, İran ile ABD arasında yürütülen dolaylı müzakereler çerçevesinde ABD tarafından İran’a sunulan teklif hakkında İRNA muhabirinin sorusuna “Radikal ve maksimalist talepler içeren, İran halkının meşru hak ve çıkarlarını göz ardı eden hiçbir metin, kesinlikle olumlu bir yanıtla karşılaşmayacaktır.” yanıtını verdi.

İsmail Bekaî düzenlediği haftalık basın toplantısında “Dışişleri Bakanı şu an Mısır’da, yarın Lübnan’da olacak. Geçen hafta Umman’a gitti. Birinci Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tacikistan’a önemli bir ziyarette bulundu ve ekonomik ve ticari alanlarda bazı iş birliği belgeleri imzalandı. Meclis Başkanı da Latin Amerika’ya hem ikili hem uluslararası düzeyde önemli bir ziyaret gerçekleştirdi.” açıklamasında bulundu. 
Bekaî açıklamalarında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın İran’a ilişkin son kapsamlı raporu hakkında 
“Ajansın bu raporu, bazı belirli Avrupalı ülkelerin baskısı ve etkisi altında hazırlandı. Batılı ülkelerin bu şekilde, böylesine önemli bir uluslararası kuruluşun itibarını ve konumunu zedelemeleri asla memnuniyet verici değildir. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, ülkelerin barışçıl nükleer faaliyetlerini denetlemekle görevli bir kurumdur. Böylesi siyasi baskılara maruz kalması bu kuruma yakışmaz. Hem Genel Direktör’ün hem de Ajans’ın rapor hazırlarken defalarca baskıya maruz kaldığını biliyoruz. Ancak bu, Ajans’ın bu baskılardan etkilenerek bir üye ülke hakkında açıkça yönlendirilmiş ve siyasi içerikli raporlar hazırlamasını meşrulaştırmaz.” dedi.

Bekaî, her teklifin ve her metnin incelenmesi gerektiğini, buna göre uygun yanıt verileceğini vurgulayarak “Sizi, Dışişleri Bakanı’nın tweetine yönlendirmek istiyorum. Sayın Bakan açıkça ifade etti: ‘Biz, İran milletinin hakları ve çıkarları temelinde karşı tarafa gerekli yanıtı vereceğiz.’ Ancak buradaki esas konu şudur: Radikal ve maksimalist talepler içeren, İran halkının haklarını ve çıkarlarını görmezden gelen hiçbir metin, olumlu bir yanıtla karşılanmayacaktır.” ifadelerini kullandı. 

Bekaî sözlerine “Sanıyorum herkesin beklentisi, şimdiye kadar yapılan beş müzakere turunun bir sonucu olarak karşılıklı gönderilen mesajların, bu görüşmelerde yapılan tartışmaları yansıtmasıdır. Çünkü her iki taraf da birbirinin kırmızı çizgelerini biliyor. İran İslam Cumhuriyeti, uranyum zenginleştirmeye neden ısrar ettiğini açık ve yasal bir mantıkla ortaya koymuştur. Aynı şekilde, adaletsiz yaptırımların etkili bir şekilde kaldırılması konusunda da ısrarcıyız. Her türlü anlaşmada bu konular mutlaka yer almalıdır.” diye ekledi. 

Batı’nın İran’ın nükleer silah yapma iddialarına yanıt

Bekaî, Batılı ülkelerin İran’ın nükleer silah elde etmek istediği yönündeki iddialarına “Eğer İran’ın nükleer faaliyetleriyle ilgili raporları incelerseniz, 1984’ten bu yana İsrail rejimi yetkililerinin her altı ayda bir İran’ın nükleer bombaya sahip olacağını iddia ettiklerini görürsünüz. Aradan yaklaşık 40 yıl geçti. Bu nedenle, İran’ın barışçıl nükleer programının askeri amaçlı olduğunu öne sürmek sadece bir bahanedir. Bu tür iddialar, İsrail rejiminin ABD’nin Orta Doğu’daki dış politikası üzerindeki kontrolünü koruma çabasından başka bir şey değildir.” cevabını verdi. 

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın gözetiminde güven artırıcı ve şeffaf adımlar atmaya hazır olduğunu vurguladı “Bizim için önemli olan, onlarca yıldır İran halkına uygulanan yaptırımların gerçekten sona erdiğinden emin olmaktır. ABD bu konuda henüz net bir açıklama yapmamıştır. Biz, bu yaptırımların nasıl ve hangi mekanizmayla kaldırılacağını netleştirmeliyiz. Ayrıca, geçmişte yaşadığımız acı tecrübelerin tekrar etmemesi gerektiğinden, yaptırımların kaldırılmasının etkilerini ekonomi, bankacılık ve ticaret alanlarında fiilen görmek istiyoruz.” diye ekledi. 

Filistin konusunun BM İnsan Hakları Konseyi’nde zayıflatılması

hanne, [12/03/1404 01:32 ب.ظ]
İsmail Bekaî, Filistin meselesinin son yıllarda BM İnsan Hakları Konseyi'nde geri plana itildiğini belirtti ve “Ne yazık ki son yıllarda, Konsey’in periyodik toplantılarında ele alınan en önemli konulardan biri olan 7. gündem maddesi – yani işgal altındaki Filistin meselesi – sürekli geri plana itiliyor. Oysa bugün Gazze’de yaşanan insani kriz, dünyadaki diğer krizlerle kıyaslanamayacak kadar vahimdir.
BM ve uluslararası kurumların, özellikle de şu anki koşullarda, Filistin konusuna daha fazla odaklanması gerekir. Ne yazık ki İnsan Hakları Konseyi, son iki yılda Gazze’deki durumu görüşmek üzere tek bir özel ya da acil toplantı dahi düzenlemedi. Bu konuyu, UNRWA’nın (Filistinli mültecilere yardım kuruluşu) faaliyetlerinin yasaklanması ve insani yardım kuruluşlarının ciddi engellerle karşı karşıya kalmasıyla birlikte değerlendirmek gerekir.” dedi. 

Finlandiya’nın casusluk iddiası

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bekaî, Finlandiya’nın bir İran vatandaşını casuslukla suçlamasıyla ilgili olarak “Bu iddia bizim için oldukça şaşırtıcıydı. Finlandiya ile her zaman mantıklı ve dengeli ilişkilerimiz oldu. Daha önce böyle bir iddia hiç gündeme gelmemişti. Bu tür suçlamaların hiçbir gerçek ve geçerli temeli yoktur. Bu adımı, Avrupalı ülkeler tarafından İran’a yönelik baskıların parçası olan eşgüdümlü bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz. Konuya tamamen iyi niyetle yaklaştık. Finlandiya’nın Tahran Büyükelçisi hem İran’ın resmi protestosunu iletmek hem de bu mesnetsiz iddialar hakkında açıklama talep etmek üzere Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı.” dedi. 

“Tetik mekanizması” tehdidine karşı İran’ın tutumu

Bekaî, Avrupalı ülkelerin nükleer anlaşmadaki “tetik mekanizmasını” (snapback) devreye sokma ihtimaliyle ilgili olarak ise “Karşı tarafın olası girişimlerine karşı çeşitli senaryoları öngördük. Bu tür bir gelişme olursa, duruma uygun ve gereken tepkiyi vereceğiz. İran daha önce de ifade etmiştir ki, karşı tarafın yapıcı olmayan mekanizmalara başvurması halinde, İran’ın da buna karşılık verecek araçları ve seçenekleri mevcuttur.” ifadelerini kullandı. 

Bekaî ayrıca “Nükleer silahlardan arındırılmış bir Orta Doğu” konusunun İran’ın her zaman temel hedeflerinden biri olduğunu söyledi ve “1970’lerde İran bu bölgesel girişimi ilk kez önerdi. Daha sonra Mısır da katıldı ve şu anda İran ve Mısır bu girişimin öncüsü olarak tanınıyor. Bu planın ilerletilmesi çok önemli, çünkü İsrail rejimi hâlâ bu hedefin önündeki en büyük engeldir. Bu talep, bölge ülkeleri tarafından sürekli vurgulanmalı; uluslararası toplum ve İsrail rejiminin destekçileri bu konuda ciddi adımlar atmalıdır. Gerçekten kitle imha silahlarının yayılmasına karşı samimi bir duruş varsa, İsrail’in nükleer silahsızlandırılması bu işin odak noktası olmalıdır.” diye ekledi. 

ABD-İsrail arasında çatlak var mı?

Bekaî, ABD ile İsrail arasında İran konusunda zaman zaman medyada yansıyan görüş ayrılıkları hakkında 
“Gerçekten bir ayrılık varsa, bu sadece İran halkına nasıl baskı yapılacağıyla ilgilidir. Yoksa her iki taraf da İran’ın çıkarlarına zarar vermek konusunda hemfikir. Medyada ortaya atılan bu çatlaklar çoğu zaman medya mühendisliğinden ibarettir. İran olarak bu tür rol paylaşımı taktiklerini farkındayız.” açıklamasında bulundu. 

Gazze’de yardım sırasında yapılan katliamlar

Bekaî, işgal altındaki Filistin topraklarında, özellikle Gazze ve Batı Şeria’da, yardım ulaştırma sürecinde yaşanan katliamlar ile ilgili olarak yaptığı açıklamada “Burada hiç şüphe yok ki, yaşanan bu insanlık dışı olaylarda ABD ve İsrail’in destekçileri, bu suçların doğrudan ortağıdır. UNRWA’nın faaliyetlerinin yasaklanmasının ardından sözde yeni yardım kuruluşlarının sahaya sürülmesi, niyetin olumlu olmadığını açıkça ortaya koydu.” ifadelerini kullandı.

0 Persons

yorumunuz

You are replying to: .