Bekaî: İran, ABD'den  herhangi bir mektup almadı

Tahran, İRNA– Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, ABD hükümetinden herhangi bir mektup alındığını yalanladı. 

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekaî, bugün sabah düzenlediği basın toplantısında geçen haftaki dış politika gelişmelerini değerlendirdi. Bekaî, "Bana göre en önemli olay, Cidde’de gerçekleşen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Olağanüstü Toplantısı'ydı. Bu toplantı, Filistin’in işgal altındaki topraklarındaki gelişmeleri ele almak ve özellikle Gazze halkının zorla yerinden edilmesi planına karşı karar almak amacıyla İran İslam Cumhuriyeti’nin önerisiyle düzenlendi. Ayrıca, toplantı sırasında Dışişleri Bakanımız, bazı İslam ülkelerinin mevkidaşlarıyla verimli görüşmeler yaptı" dedi.  

Dışişleri Sözcüsü, İRNA muhabirinin “İran, ABD Başkanı’ndan herhangi bir mektup aldı mı?” sorusuna, “Hayır, böyle bir mektup alınmadı” yanıtını verdi.  

Dışişleri Sözcüsü, İsviçre’nin uluslararası belgeler konusundaki rolüne ilişkin bir soruya “Eylül 2024’te BM Genel Kurulu’nda bir karar kabul edildi. Bu kararın maddelerinden biri, İsviçre’den, özellikle 1949 Cenevre Sözleşmeleri kapsamında, uluslararası insancıl hukuk belgelerinin koruyucusu olarak sivil halkın ve sivil hedeflerin korunmasını sağlama sorumluluğunu yerine getirmesini istiyordu.” yanıtını verdi. 

Bekaî, 7 Mart’ta düzenlenmesi planlanan bir toplantının bu amaçla yapıldığını belirterek "Bu toplantının ana hedefi, Filistin ve Gazze’deki işgal altındaki topraklarda uluslararası insancıl hukuk kurallarının uygulanmasını onaylamaktı. Ne yazık ki İsviçre’nin bu toplantıyı iptal etme kararı bizi hem üzdü hem de şaşırttı. İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları da bu durumu üzüntüyle karşıladı" dedi.  

Bekaî, uluslararası hukukun ciddi ihlallerine rağmen bu konularla ilgilenen taraflardan herhangi bir tepki gelmediğini belirterek "Son iki yılda uluslararası insancıl hukukun ağır ihlalleri yaşandı, ancak kendilerini bu konuda sorumlu gören taraflardan herhangi bir tepki görmedik" ifadelerini kullandı.  

Dışişleri Sözcüsü, Suriye’deki son gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, "Son günlerde özellikle ülkenin batı kıyılarında üzücü ve trajik olaylar yaşandı. Bu bölgelerde artan güvensizlik, şiddet ve adam kaçırma olaylarıyla ilgili haberler bizi ciddi şekilde endişelendiriyor" dedi.  

Bekaî, her türlü şiddet, öldürme ve askerlere yönelik saldırıları kınayarak "Hiçbir gerekçeyle bunlar kabul edilemez. Özellikle Alevi, Hristiyan, Dürzi ve diğer azınlıklara yönelik saldırılar, bölgedeki ülkelerin ve uluslararası toplumun vicdanını derinden sarsmıştır" diye konuştu.  

Dışişleri Sözcüsü, Suriye’de şiddetin durması için uluslararası aktörlere çağrıda bulunarak, "İlgili ülkelerle bu konudaki endişelerimizi paylaştık. Gerçekten umuyoruz ki Suriye halkına yönelik bu katliamlar ve şiddet bir an önce sona erer" dedi.  

Bekai ayrıca, Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde (ICC) bu konuyla ilgili davalar açıldığını ve BM insan hakları raportörlerinin Gazze’de yaşananları açıkça soykırım olarak nitelendirdiğini vurgulayarak "Soykırımın önlenmesine ilişkin uluslararası sözleşmelere göre, devletlerin soykırım işleyen taraflara yardım etmeme yükümlülüğü var ve aynı zamanda bu soykırımı durdurmak için tüm diplomatik ve hukuki yolları kullanmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.  

Bekaî "İlk adım, İsrail’e silah sevkiyatının durdurulmasıdır. Ancak ne yazık ki ABD ve bazı Avrupa ülkeleri hâlâ İsrail’e çeşitli silahlar sağlıyor. Daha da önemlisi, İslam ülkelerinin talebi doğrultusunda, Filistin ve Gazze’de işgal ve insan hakları ihlalleri devam ettikçe bu rejime her türlü mali destek ve ticari ilişkiyi kesme çağrısı yapıyoruz" dedi.  

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, İran’ın Ankara Büyükelçisi'nin Türkiye Dışişleri Bakanlığı'na çağrılmasıyla ilgili de açıklamalarda bulundu. Bekaî, "Türkiye yetkililerinin İran hakkında kabul edilemez açıklamalar yapmasının ardından, Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi Bakanlığa çağrılarak resmî protestomuz iletildi. Karşılığında Türkiye de bizim büyükelçimizi çağırarak kendi görüşlerini iletti. Bizim tutumumuz açık ve net bir şekilde ifade edilmiştir" dedi.  

Bekaî, İİT toplantısı sırasında İran ve Türkiye dışişleri bakanlarının bir araya geldiğini belirterek "Bu görüşmede İran’ın endişeleri ve eleştirileri Türk mevkidaşına doğrudan iletildi. İran, iki ülke arasındaki ikili ilişkilere büyük önem vermektedir. Bu durum, iki ülke arasındaki ilişkileri koruma ve geliştirme konusundaki ortak hassasiyetimizi yansıtmaktadır" ifadelerini kullandı.  

Bekaî ayrıca, Suriye konusundaki bazı söylemlerin gerçekleri yansıtmadığını ve bölgedeki karmaşıklığı artırdığını belirterek, "Suriye'deki gelişmeler konusunda sorumluluklarını yerine getirmesi gereken ülkelerin, gerçek dışı ve manipülatif açıklamalardan kaçınmasını bekliyoruz" dedi.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekaî, Avrupa ülkelerinin mekanizma tetikleme (snapback) tehdidine ilişkin açıklamalarda bulunarak "Bu mekanizmayı devreye sokmak için hiçbir gerekçe yok ve karşı taraflar da bunun kendi çıkarlarına uygun olmadığını anlamış durumdalar. Bunu bir baskı aracı olarak kullanamayacaklarını biliyorlar" dedi.  

Bekaî, bu mekanizmanın olası sonuçlarının farkında olunduğunu vurgulayarak "Muhtemelen Mart ayının sonlarında, İran yeni yılı (Nevruz) öncesinde, Avrupa taraflarıyla teknik düzeyde görüşmeler yapılacaktır" ifadelerini kullandı.  

UAEA Yönetim Kurulu’nun son toplantısında dile getirilen iddialara da değinen ve Ajans Başkanı'nın siyasi temelli açıklamalar yaptığını belirten Bekaî "Bu tür söylemler teknik bir temele dayanmıyor ve yalnızca gerginliği artırmaya hizmet ediyor. Ayrıca Ajans'ın teknik bağımsızlığını da sorgulatıyor" dedi.  

Uran­yum zenginleştirme seviyelerine ilişkin eleştirilere değinen Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü "Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'na (NPT) göre, uranyum zenginleştirme konusunda herhangi bir kısıtlama bulunmamaktadır. Önemli olan, ülkelerin yükümlülüklerine uyup uymadığıdır. Eğer bir ülke zenginleştirme seviyesini artırıyorsa, denetimlerin de artması gerekir ve İran bu kurallara bağlı kalmıştır. Ajans da bunu teyit etmektedir" dedi.  

Bekaî, İran’ın nükleer yakıt ihtiyacına göre uranyum zenginleştirdiğini vurgulayarak "İran, bazı durumlarda Tahran Araştırma Reaktörü için %20, %60 ve hatta daha yüksek oranda zenginleştirilmiş yakıt kullanmıştır. Bu nedenle, nükleer programımızın barışçıl niteliğini sorgulamak, teknik verilerden çok siyasi niyetlere dayanmaktadır" ifadelerini kullandı.  

Ayrıca, İran’ın nükleer programına yönelik suçlamaların 30 yıldır tekrarlandığını, ancak bu iddiaları destekleyecek herhangi bir somut kanıt sunulmadığını belirtti.  

Bekaî, İran’ın İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) bazı kararlarına yönelik çekincelerine de değindi. "Bu yeni bir konu değil. Filistin ile ilgili BM Genel Kurulu’nda ve diğer uluslararası platformlarda alınan kararlarda iki devletli çözüm öne sürüldüğünde, İran her zaman açık ve net tutumunu ortaya koymuştur" dedi.  

İran’ın çözüm önerisini açıklayan Bekayi "Biz, Filistin’in tarihi sakinlerinin katılımıyla bir referandum yapılmasını ve orada nasıl bir siyasi sistem olacağına halkın karar vermesini savunuyoruz. Ancak şu anda karşımızda, Filistin’in büyük bir kısmını işgal etmiş, sömürgeci ve apartheid bir yapı görüyoruz. Üstelik bu yapı uluslararası suçlar işlemeye devam ediyor. Bu yüzden, hukuki açıdan İran’ın pozisyonunun resmî olarak kayda geçirilmesi gerektiğini düşündük" ifadelerini kullandı.  

Bekaî ayrıca, İran dışında en az iki İslam ülkesinin de İİT kararlarına benzer çekinceler koyduğunu belirterek, "Bu ülkeler de iki devletli çözüm kavramının ne şimdiye kadar gerçekleştiğini ne de gelecekte bir perspektife sahip olduğunu vurgulamışlardır" dedi.

0 Persons

İlgili haberler

yorumunuz

You are replying to: .