Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekaî, bugünkü basın toplantısında, İran halkına Mübarek Ramazan ayını tebrik ederek, "Umarım bu ayın bereketlerinden faydalanabiliriz ve tüm Müslümanlar için barış ve bereket dolu bir ay olur." açıklamasında bulundu.
Ukrayna Devlet Başkanı'nın Donald Trump ile Beyaz Saray'daki görüşmesi hakkında bir soruya cevap veren Bekaî, "Bu görüşme herkes tarafından izlendi ve herkes bu görüşmede ele alınan konular ve diyalog tarzı hakkında kendi yorumunu yapabilir. Bizim ve bölgemiz için önemli olan, güvenliğin içsel bir mesele olması ve bölge ülkelerinin Batı Asya ve Fars Körfezi'nde istikrar ve güvenliği sağlamak için kendi bölgesel ve ulusal içsel güçlerine dayanarak hareket etmeleridir. Bu konuda hiçbir üçüncü tarafa umut bağlanamaz," ifadelerini kullandı.
İran ve Lübnan ilişkileri hakkında bir soruya cevap veren Bekaî, "İran ve Lübnan arasındaki ilişki uzun bir geçmişe sahiptir ve her zaman karşılıklı saygıya dayanmıştır. Lübnan toplumu ve Lübnan hükümeti ile çok iyi ilişkilerimiz var ve BM'nin iki üyesi olarak İran İslam Cumhuriyeti ve Lübnan arasındaki ilişki, uluslararası kabul görmüş kurallara dayanmaktadır. Aynı zamanda, Lübnan Direnişi ile çok yakın ilişkilerimiz var ve her zaman Lübnan Direnişi'nin Lübnan hükümetinin ayrılmaz bir parçası ve onu güçlendiren bir faktör olduğuna inanmışızdır." dedi.
Sözcü Bekaî Türkiye Dışişleri Bakanı'nın son açıklamaları hakkında bir soruya "İki komşu ülke arasındaki ilişkiler bizim için büyük önem taşıyor ve Türkiye ile ikili ilişkilerin geliştirilmesine özel bir değer atfediyoruz. Bazı bölgesel dosyalarda farklı görüşlere sahip olduğumuz bir gerçek, ancak iki tarafın da bu farklılıkları akıllıca bir yaklaşımla yönetmiş olması bir sanattır." cevabını verdi.
Bekaî ayrıca "İki komşu ve tarihi millet arasındaki ilişkilerde karşılıklı çıkarların öneminin ve varlığının farkındayız. İki ülke, akılcı bir yaklaşımla, ilişkilere zarar vermeden farklı görüş ve bakış açılarını çözebilmiştir. Ne yazık ki son zamanlarda tekrarlanan açıklamalar yapıcı olmamıştır ve bu nedenle İran'ın bu konudaki tutumunun açık ve net bir şekilde ifade edilmesi gerekiyordu. Son üç veya dört ayda bölgede yaşananların sonuçlarını açıkça görüyoruz, özellikle de Siyonist rejimin bölgede ve Suriye'deki eylemleri açısından" diyerek "Türk dostlarımızın, politikalarını etkileyen sonuçlar ve etkiler üzerine daha fazla düşünmeleri gerekiyor. Bizim, Türkiye'nin ve diğer ülkelerin odaklanması gereken şey, güvenli ve anlaşmazlıklardan uzak bir bölge yaratabilmektir. Biz bu yolda kararlıyız ve Türkiye'nin de iki milletin ulusal çıkarları temelinde ikili ilişkilerin korunması ve geliştirilmesinin öneminin farkında olduğuna ve buna özen gösterdiğine inanıyoruz. Umarım bu yolu birlikte iş birliği içinde sürdürürüz." ifadesinin altını çizdi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, ABD Dış İlişkiler Komitesi'nin Batı Şeria'nın adını değiştirme kararına tepki göstererek "Ad değişikliği, sahadaki gerçekleri görmezden gelemez veya onları geciktiremez. Batı Şeria ve Gazze, tarihi Filistin'in bir parçasıdır ve bu toprakların Filistin halkına ait olduğu konusunda hiçbir şüphe veya değişiklik söz konusu olamaz. Bu ad değiştirme çabaları, bazı Amerikalı politikacıların Filistin kültürünü ve kimliğini silme hedeflerine hizmet etmektedir. Bu eylem, Amerikan hükümetinin insanlığa karşı suçları kolaylaştırma ve Filistin halkının temel haklarının gerçekleşmesini engelleme yaklaşımının bir göstergesidir."dedi.
Dışişleri Sözcüsü, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) Gazze ile ilgili toplantısı hakkında da "Bu, İran'ın talebi üzerine işgal altındaki Filistin ile ilgili olarak düzenlenen birkaç toplantıdan biridir. Bu toplantının öncekilerden farkı, Filistin halkının yerinden edilmesine yönelik bazı planların gündeme getirilmesidir. Daha önce Arap Birliği düzeyinde de toplantılar yapıldı ve Cuma günü yapılacak olan Cidde toplantısı, bu konuda tartışmak için uygun bir fırsat olacaktır. Bu toplantının tek mesajı, İslam dünyasının işgal altındaki Filistin'de her türlü etnik temizliğe kesinlikle karşı çıkacağıdır. Bu toplantı, bu tür planlara karşı ortak ve kararlı bir tutum alınmasına zemin hazırlayabilir. Bu planlar, soykırım planlarından başka bir şey değildir." ifadesine dikkat çekti.
Bekaî, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Müdürü Rafael Grossi'nin İran'ın nükleer programı hakkındaki son açıklamalarına ilişkin bir soruya "Bir kez daha vurgulamak isterim ki, UAEA Genel Müdürü'nden beklentimiz, görevleri çerçevesinde hareket etmesidir. Tahmin ve varsayımlara dayalı yorumlar yapmak, ne Genel Müdür'ün görev tanımına uyar ne de sorunun çözümüne yardımcı olur. Bu tür ifadeler hiçbir şekilde gerçeklere dayanmamaktadır." yanıtını verdi.
Bekaî sözlerinin son bölümünde ise "İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak defalarca kanıtlandığı üzere, bu program uluslararası çerçevelere ve aynı zamanda NPT ve Güvenceler Anlaşması'na uygun olarak yürütülmektedir. Ajans, izleme için gerekli tüm imkanlara sahiptir ve bu tür ifadelerin kullanılması hiçbir şekilde yapıcı değildir. Öte yandan, bu tür girişimlerin bazı Batılı ülkelerin talepleri doğrultusunda gerçekleştirildiğini görüyoruz ve bu da bu tür raporların kökeninin daha çok siyasi meselelere dayandığını gösteriyor." diye ekledi.
yorumunuz