Bugün, halkın farklı kesimlerinden binlerce kişiye hitap eden Ayetullah Seyyid Ali Hamaney, “Suriye'de olanlar, ortak bir Amerikan ve Siyonist planının ürünüdür, bundan şüphe edilmemelidir.” dedi.
Ayetullah Hamaney sözlerine “Evet, Suriye'ye komşu hükümetlerden biri bu konuda açık bir rol oynuyor ve oynamıştır, şu anda da oynuyor - bunu herkes görüyor - ancak asıl komplocu, planlayıcı ve komuta odası, Amerika ve Siyonist rejimdir. Bununla ilgili elimizde deliller var. Bu deliller, insanı şüphede bırakmayacak kadar açıktır.” diye devam etti.
Ayetullah Hamaney konuşmasının devamında "Allah'ın izniyle direnişin etkisi, öncekinden daha fazla bir şekilde bütün bölgeyi saracaktır. Direniş budur, direniş cephesi budur: Ne kadar baskı uygularsanız, o kadar güçlü hale gelir; ne kadar zulüm ederseniz, o kadar daha fazla motive olur; ne kadar savaş açarsanız, o kadar genişler ve söylüyorum, Allah’ın izniyle direnişin etkisi, öncekinden daha fazla bütün bölgeyi saracaktır.” ifadelerini kullandı.
Lider ayrıca, direnişin anlamını kavrayamayan ve yanlış analiz yapan kişilere de seslenerek “Direnişin zayıflamasıyla İslam Cumhuriyeti'nin de zayıflayacağını sanan cahil analistler yanılıyor ve ben diyorum ki, Allah'ın izniyle, Allah’ın emriyle İran güçlüdür ve daha da güçlü hale gelecektir.” dedi.
İslam Devrimi Lideri Suriye'deki saldırganların durumu hakkında "Elbette bahsettiğim bu saldırganların her birinin bir amacı var. Hedefleri birinden farklıdir, bazıları Suriye'nin kuzeyinden veya güneyinden toprak ele geçirmenin peşinde, Amerika bölgedeki varlığını güçlendirmenin yollarıni arıyor. Bunların hedefleri bundan ibarettir ve zaman gösterecek ki, inşaallah hiçbiri bu hedeflere ulaşamayacaktır. "dedi.
Hamaney Suriye'nin geleceğinden umutlu olduğunu ifade ederek " Suriye'nin işgal altındaki bölgeleri, Suriye'nin onurlu gençleri tarafından kurtarılacaktır. Bunun olacağından şüpheniz olmasın. Amerika'nın da (bölgedeki) varlığı gerçekleşmeyecek, Allah'ın inayeti ve kudretiyle Amerika, direniş cephesi tarafından bölgeden atılacaktır."açıklamasında bulundu.
İslam Devrimi Lideri, DAEŞ fitnesi döneminde İran'ın Suriye'deki varlığına değinerek, bu varlığın iki nedenini sıraladığı açıklamasında bunlardan birinin mukaddes İslami kutsallıklarının onurunu korumak, diğeri ise güvenliği sağlamak olduğuna işaretle "Emîrü'l-mü'minîn
-Kendi evinde düşmanla çatışan bir millet rezil olur, onu evinize ulaşmasına izin vermeyin- diye buyurmuştur. Dolayısıyla bizim güçlerimiz gitti, önde gelen generallerimiz gitti, aziz şehidimiz Süleymani ve arkadaşları ve meslektaşları gittiler. Irak'ta ve Suriye'deki gençleri önce Irak'ta, sonra Suriye'de örgütlediler, silahlandırdılar, kendi gençlerini silahlandırdılar, DAEŞ'in karşısına çıktılar, DAEŞ'in belini kırdılar ve zafer elde ettiler." ifadesinin altını çizdi.
Ayetullah Hamaney, İran'ın Suriye ve Irak'taki varlığı hakkında
" Suriye ve Irak'taki askeri varlığımızın türü de öylesine ordularımızı oraya götürüp bu ülkenin ordusu yerine harekete geçme anlamında değildi.
Güçlerimizin yapabileceği ve yaptığı şey bir danışmanlık işiydi. Danışmanlık ne demektir? Yani önemli merkez ve ana karargahların oluşturulması, stratejilerin ve taktiklerin belirlenmesi ve gerektiğinde savaş alanına girmek. Ama en önemlisi o bölgenin gençlerinin seferberliği, tabii ki bizim de gençlerimiz, Besiclerimiz de sabırsız, istekli, ısrarcı bir şekilde gittiler." diye ekledi.
İran Lideri, Beşar Esed hükümetinin çöküşünün sebeplerini açıklarken
"Silahlı kuvvetlerin üst düzey yetkilileri ve silahlı örgütlerin liderleri bana mektuplar yazıyor ve diyorlardı ki: Biz, Lübnan meselesi ve Hizbullah konusunda dayanacak gücümüz kalmadı, izin verin gidelim. Bunu, dayanamayarak kaçan bir orduyla karşılaştırın. Direnmediler. Direnmediklerinde sonuç bu oluyor. Direnmek gerekiyor." dedi.
Ayetullah Hamaney ayrıca" Biz aynı bu zor koşullarda bile hazırdık. Buraya geldiler ve bana dediler ki: Bugün Suriyelilere gerekli olan tüm imkanları hazırladık, gitmeye hazırız. Hava ve kara yolları kapalıydı. Siyonist rejim ve ABD, hem Suriye’nin hava sahasını hem kara yollarını kapattı. İmkansızdı. İşte meseleler böyle. Eğer o ülkenin içerisindeki motivasyon korunabilseydi ve düşmana karşı bir duruş sergilenebilseydi, düşman ne hava sahasını kapatabilirdi ne de kara yollarını. Yardım etmek mümkün olurdu." ifadelerini kullandı.
Suriye’de Halk Savunma Güçleri’nin (Besic) bazı unsurlar tarafından zayıflatılmasına değinen Ayetullah Hamaney "Suriye’de Şehit Süleymani, birkaç bin kişilik bir grubu, kendi gençlerinden eğitti, silahlandırdı, örgütledi ve hazır hale getirdi. Onlar direndiler. Ancak ne yazık ki sonrasında, o ülkenin askeri yetkililerinden bazıları sorun çıkardılar, kendileri için faydalı olan şeylerden vazgeçtiler, maalesef. Daha sonra, DEAŞ fitnesi bastırıldıktan sonra, güçlerin bir kısmı geri döndü, bir kısmı ise orada kaldı." ifadelerini kullandı.
İslam İnkılabı Lideri ayrıca Suriye ordusunun zayıflığına ve direnişe hazırlıklı olmamasına dikkat çekerek "Bu olaylarda da bulundular, oradaydılar, ancak dediğim gibi, esas savaşı o ülkenin ordusu yapmalı. Dışarıdan gelen Besic gücü ancak o ülkenin ordusunun yanında savaşabilir. Eğer o ülkenin ordusu zayıflık gösterirse, dışarıdan gelen bu Besic gücünün yapabileceği bir şey kalmaz ve maalesef böyle oldu. Direnme ve dayanışma ruhu azalınca sonuç bu olur. Bugün Suriye’nin başına gelen felaketler –ki Allah bilir bu ne zamana kadar devam edecek– ancak Suriye’nin gençleri inşallah sahaya çıkıp bu duruma bir son verebilir. Bütün bunlar, orada gösterilen zayıflıkların bir sonucudur." dedi.
İslam Devrimi Lideri, Suriye'ye gerekli uyarıların birkaç ay önceden verildiğini vurgulayarak "Bu gündemden çıkarılan derslerden biri de düşmanı ihmal etmektir. Evet bu olayda düşman hızlı davrandı. Ama bu düşmanın hızlı hareket edeceğini ve harekete geçeceğini olaydan önce anlamaları gerekirdi. Biz onlara yardımda da bulunmuştuk. İstihbarat teşkilatımız birkaç ay önce Suriyeli yetkililere uyarıcı raporlar göndermişti. Tabii bunun o üst düzey yetkililerin eline ulaşıp ulaşmadığını veya arada kaybolduğunu bilmiyorum. Ancak istihbaratçılarımız onlara Eylül, Ekim ve Kasım aylarından art arda rapor verdiklerini söylemişlerdi.
Düşman ihmal edilmemelidir. Düşman hafife de alınmamalıdır." diye ekledi.
yorumunuz