Hürriyet'te yer alan habere göre, kariyeri boyunca birçok önemli festivalden ödülle dönen, "Bir Ayrılık" ve "Satıcı" isimli filmleriyle "En İyi Yabancı Film" dalında Oscar'a layık görülen Ferhadi'nin katıldığı etkinlik, "TRT12Punto" Youtube hesabından canlı yayımlandı.
Yönetmen Farhadi, yaklaşık iki saat süren programda sinema, yönetmenlik ve hikaye anlatıcılığı üzerine konuştu.
Sektörde iki farklı yönetmen karakterinin olduğuna işaret eden Ferhadi, "Bir tanesi, kendi manifestosu, derdi ve ideolojisi olan yönetmenlerdir ki bunlar kendi meramını anlatma derdiyle film yapma noktasında yola çıkarlar. Diğer yönetmenler ya da film yapımcıları da bir film yaparken 'Benim filmim neyi anlatacak?' konusunu düşünmez." dedi.
Başarılı yönetmen, bir film kurgularken öncelikle çocukluğundaki anılar gibi, geçmişine bağlı değerleri ele aldığını vurgulayarak, şunları kaydetti: "Mesela 'Bir Ayrılık' filminde, ilk olarak geçmişte bir fotoğraf zihnimde belirmişti ve ona doğru ilerleyerek filmin senaryosunu kaleme almıştım.
Bunun dışında başka hiçbir olgu, tepki ya da bilgi zihnimde belirlenen bu resim kadar beni harekete geçirmedi. Aslında bir film için yola çıkarken, filmin nereye gideceğini bilmememiz daha etkileyici. Yani bir manifestosu, ideolojisi olan ya da bu niyetle ortaya çıkan filmler, kalıcı filmler olamaz. Çünkü o filmler aslında yönetmenlerin kalbinden değil, fikirlerinden ortaya çıkan eserlerdir."
Sinema ve edebiyatın, aşk, sevgi ve şiddet olgularından beslendiğine işaret eden Farhadi, "Bütün hikayeler aslında bu duyguların çatışması veyahut kaynaşmasıyla ortaya çıkar. Dünyanın her yerinde bugün aşk var ve ona zarar veren
bir şiddet var. Ama yaşadığımız modern dönemde aşkın sanat eserlerindeki anlatım şekli farklı dillere sahip. Bu sebeple dünyadaki değişimler bu iki duygunun dilini, formunu da değiştiriyor." değerlendirmesinde bulundu
"Senaryo yazarken seyircinin benim kültürümü anlayıp, anlamayacağını düşünmem"
Asger Ferhadi, kendini Türk kültürüne çok yakın hissettiğini dile getirerek, şunları söyledi: " Türkiye'de bulunduğumda kendimi hiç yabancı gibi hissetmiyorum. Senaryo yazarken de hiçbir zaman Brezilya'daki ya da Hollanda'daki seyircinin benim kültürümü anlayıp, anlamayacağını düşünmem. Yani bunu hesaba katmam. Tabii bu durum, önemsiz görmek gibi anlaşılmasın. Bana göre yazdığım senaryo, benim tarafımdan anlaşıldıysa ve ben memnun kaldıysam, dünyanın başka yerindeki insan da mutlaka memnun kalacak, etkilenecektir diye düşünüyorum. Biz, İtalyan yönetmen Federico Fellini'nin de Japon yönetmenlerin de filmlerini izliyoruz ve farklı kültürlerden etkilenebiliyoruz. Önemli olan aslında senaristin kendi senaryosunu kaleme alırken filminden mutmain olması. Eğer o tatmin olduysa, mutlaka filmi farklı kültürlerden insanları da etkileyecektir."
İran sinemasının dünyada kazandığı başarıya da dikkati çeken usta yönetmen, bunun birçok sebebi olduğunun altını çizerek, "İran sineması, ilk olarak Avrupa sinemasına özellikle de Hollywood'a karşı bir tepkiydi. Yani ana akım sinemaya tepki olarak doğan bir sinemaydı. Bir dönem İran sineması o kadar yaygınlaştı ki seyirci sokaktaki gerçek, sade hayatı görmek istiyordu. Ben bu anlamda hayat ve gerçeklik kavramlarını birbirinden farklı olarak görüyorum. Birçok İran filminde gördüğünüz, hayata farklı bakış açısıdır. Biz aslında filmlerimizde gerçekliğe bir çatışma noktası ekliyoruz ki gerçeklik algısıyla hayatı daha iyi algılayabilelim. Bu anlamda hayatın içinde binlerce nokta var. Fakat gerçekçi bir filmde, hayatın içinden bir şeyi anlatmak, bir maharet ister ve anlatmak bir başarıdır. Ama esas olarak film içerisinde görünen o dünyanın altında, yeni derinlikler oluşturmak aslında sanattır." dedi.
Başarılı isim, bir senaryoyu kaleme alırken öncelikle karakterleri değil, karakterlerin yaşayacağı dünyayı oluşturmaya çalıştığını söyleyerek, şöyle devam etti: "Her zaman filmlerimin daha çok kişi tarafından izlenip, yorumlanmasını istedim. O yüzden her zaman bir film yapmaktan öte, izlenebilecek bir film yapmayı tercih ettim. Bu açıdan benim için seyirci sayısı önemli ve bu yüzden de dünyayı büyük görebiliyorum. Ama bu durum bir tehlikeyi de içinde barındırıyor. O da şu ki herkesi memnun etmeye çalışıyorsunuz ve bu bir yönetmen için tehlike. Eğer herkesi memnun etmeye çalışırsanız filminiz kendi şahsiyetini kaybedebilir. Benim bu konuda bir anahtarım var o da şudur ki, 'bu filmin bir muhatabı olacak, o da benim. Ben bu filmden memnun kalıyor muyum' ilk olarak bunu soruyorum kendime. Senaryolarımı hep bu soruyu sorarak kaleme aldım." Yönetmen ve senarist Ferhadi, etkinliğin sonunda izleyenlerin sorularını yanıtladı.
12 Punto TRT Senaryo Günleri
Sinemacıları senaryo aşamasında destekleyerek projelerinin geliştirilmesine katkı sağlayan "12 Punto TRT Senaryo Günleri", yarın yapılacak kapanış ve ödül töreniyle sona erecek.
Yeni tip koronavirüs (Kovid- 19) tedbirlerine uyularak gerçekleştirilen etkinliğe İran, İngiltere, İsveç, Almanya, İtalya, Fransa, Çekya, Hırvatistan, Bosna Hersek ve Katar'dan önemli sinemacılar katıldı.
Twitter'da Takip Ediniz. @Irna_Turkish
yorumunuz