İşrak felsefesinin kurucusu olarak da bilinen Şeyh Şihabüddin Sühreverdi her ne kadar da ilk başlarda felsefi görüşleri açısından Meşşai ekolünden beslenmiş olsa da sonrasında bu ekolü eleştirerek Hikmetü’l İşrak yani İşrak felsefesi ekolünü kurarak tarihte iz bıraktı.
Sühreverdi’nin Hayatı
Şihabüddin Sühreverdi, İran’da yer alan Zencan'ın bir köyü olan “Sühreverd”de doğdu. Gerçek adı "Ebu’l Fettuh Şihabüddin Yahya bin Hebeş bin Emirek Sühreverdi" olarak bilinse de, bazı kaynaklar adının Ahmet olduğunu yazmıştır.
Sühreverdi'nin doğum tarihi konusunda görüş birliği yoktur. Ancak genellikle 549 Kameri yılı Sühreverdi’nin doğum yılı olarak baz alınır. Seyyid Hüseyin Nasr ve Henry Corbin gibi çağdaş araştırmacılar Sühreverdi’nin doğum yılının Kameri takvime göre 550 yılı olduğunu belirtmiştir.
Kısa hayatının ilk dönemi yani Sühreverdi'nin doğduğu şehirdeki yaşamı ve eğitimi hakkında günümüze pek fazla bilgi ulaşmamıştır. Ancak genel görüş Sühreverdi’nin doğduğu yerde ilim tahsiline başladığını savunur.
Sühreverdi hayatının ikinci döneminin sayfalarını yaptığı seyahatlerle başlatmıştır. Filozof hiçbir dönemde uzun bir süre boyunca bir yere yerleşmemiş, sürekli seyahat ederek hayatını sürdürmüştür. Söz konusu seyahatler boyunca farklı topraklarda birçok alim ile tanışmış, döneminin bilge insanlarının bilgisinden yararlanıp hikmet yolunda adım atmıştır.
Sühreverdi bu dönemde tasavvuf ehliyle tanışıp onlardan oldukça etkilenmiştir. Sühreverdi tasavvuf ehlinden etkilenmekle kalmayıp keşif yolunda riyazet çekerek ilerlemiştir.
Sühreverdi , felsefi serüvenine İran’ın Maraga şehrinde başlamıştır. Mecdeddin Ceyli’nin huzurunda felsefe öğrenmeye koyulmuş ve arkadaşları ile öğrencilerinden gelen yoğun talepler üzerine "El-Tenkihat fi Usul’ul Fıkıh " isimli eserini kaleme almıştır. Ardından o dönemin en büyük bilim merkezlerinden olan İsfahan'a göç etmiştir. İsfahan'da, o dönemin önemli bilginlerinden İbn-i Sina'nın görüşlerini kavrayarak Meşşailik ekolünün felsefi prensiplerine hakim olur.
Sühreverdi’nin Mardin ziyareti
Şihabüddin Sühreverdi'nin hikmet ve felsefe dolu yolculuğu burada son bulmaz. İki veya üç yıl sonra İsfahan'dan ayrılıp, Anadolu bölgesine doğru yol alır. Bu seyahati sırasında Mardin’de, Fahreddin Ebu Abdullah Muhammed bin Abdü’s Selam Mardinî ile tanışır.
Dönemin önemli isimlerinden olan Fahreddin Mardini ile Sühreverdi arasında kısa bir süre sonra derin bir arkadaşlık bağı oluşur. Sühreverdi felsefe ve tasavvufun birleşimiyle anlam bulan hikmetten söz edip görüşlerini Meşşailik ekolünde olan Mardini ile paylaşır. Mardini Sühreverdi’nin düşünceleri ve hakikat arayışındaki cüretkarlığından oldukça etkilenmişti. Mardinî Sühreverdi’nin başının belaya gireceğini öngörmüştü. Öyle ki bazı kaynaklara göre daha sonrasında Sühreverdi Suriye’de katledildiğinde, Mardini bu haberi duyar ve üzüntüyle “Korktuğum başıma geldi.” der.
Sühreverdi'nin Eserleri
Sühreverdi’nin kaleme almış olduğu eserlerin başında Hikmetü’l İşrak gelmektedir. Sühreverdi felsefe ve irfanın (tasavvuf) ancak bir insanı hikmet ve bilgeliğe doğru yönlendirebileceğine inandığı için felsefe kitaplarındaki tasavvufi yaklaşımların yanı sıra tasavvuf konusunda da önemli eserler yazmıştır.
Bunun yanı sıra bu Müslüman hakîmin İbn-i Sina’nın eserleri başta olmak üzere diğer filozofların felsefi eserlerine dair şerhlere de kaleme almıştır. Buna ilaveten Şihabüddin Sühreverdi’nin Kur’an-ı Kerim’in bazı sureleri ve bazı hadislere dair yazdığı tefsirler de mevcut.
Sühreverdi’nin eserlerini şöyle sıralayabiliriz:
1. Felsefi eserleri
- Hikmetü’l İşrak
- Heyâkilu’n Nûr
- Mukavimat (Kitabü’l Mukavemât)
- Mutarihat (Kitabü’l Meşâri’ ve’l Mutârahât)
2. İrfan ve Tasavvuf kategorisinde yer alan eserleri:
- Elvâhu’l İmâdiye (Elvah-ı İmâdî)
- Kırmızı Akıl (Akl-ı Surh)
- Cebrail’in Kanat Sesi (Avaz-ı Per-i Cebreil)
- Karıncaların Dili (Lugat-ı Murân)
- Kelimetü’t Tasavvuf
- Pertev Nâme
3. Bazı diğer eserleri:
- İbn-i Sina’nın Risaletü’t Tayr kitabının farsça tercümesi
- İbn-i Sina’nın el-İşarat ve’t Tenbihat kitabının şerhi
- el-Vardât ve’t Takdisât (Arapça yazılmış bazı dualar ve münacatlar)
Ayrıca Okumanızı Tavsiye Ederiz: İbn-i Sina Kimdir
Sühreverdi, Yunanlı filozoflar arasında Pitagoras, Empedokles ve özellikle Eflatun’a (Platon) büyük bir değer ve saygı duymuştur. Sühreverdi Eflatun’a “İmamü’l Hikmet” lakabını vererek onun İşrak hakîmlerinin öncüsü olduğu söylemiştir.
Sühreverdi her ne kadar da Aristo’nun bilgi makamını övse de açık bir şekilde Platon’u Aristo’dan üstün görmüştür.
Belirttiğimiz üzere Sühreverdi Meşşailik ekolünü düşünce yapısına hakimdir. Onun özellikle İbn-i Sina’nın düşüncelerini çok iyi bir şekilde incelediği, okuduğu ve eleştirdiği biliniyor. Sühreverdi İşrak felsefesinin Aristocu Meşşailik ekolünden üstün olduğunu, söz konusu ekolün ulaşabileceği hakikat mertebelerinin kısıtlı olduğunu savunmuştur. Ancak bu mesele Sühreverdi’nin bu ekolü tamamıyla reddettiği anlamına gelmemelidir. Sühreverdi en önemli felsefi kitabı olan Hikmetü’l İşrak’ın iyi anlaşılması için kitabın önsözünde önemli tavsiyelerde bulunmuştur. Bu tavsiyelerden biri söz konusu kitabı okuyacak olanların muhakkak öncesinde Meşşa felsefesini okumuş, bu ekole hakim olmuş olmalarıdır. Sühreverdi’ye göre Meşşailik felsefesinin düşünce yapısını çok iyi bilmeyen biri hikmetü’l İşrak’ı anlamakta başarılı olamayacaktır.
Ayrıca okumanızı tavsiye ederiz: "Farabi kimdir"
Şehâbeddin Sühreverdi, İran felsefesine ve Zerdüşt’ün kişiliğine de özel bir ilgi göstermiş, Işrak felsefesinin bazı içeriğini ve terimlerini Avesta ve Pehlevi kaynaklarından almıştır. Büyük filozof Hikmetü’l İşrak kitabına Zerdüşt'ü, Bilge olarak anmış ve kendisini Eski İran'ın hikmetini canlandıran kişi olarak tanıtmıştır.
Sühreverdi, Müslüman bir bilge olarak dini görünüşe ve içeriğe bağlı kalmış, İslam fıkhında kitaplar yazmış, Kur'an ayetlerini tefsir etmiş ve eserleri İslami ayetler ve hadislerle doludur. Aynı zamanda, iki tanrılıları ve Mani ve Mazdek'in takipçilerini açıkça eleştirmiştir.
Sühreverdi hayatı boyunca dininin hem zahirine hem batınına bağlı kalmış, hakikat arayışında önemli başarılar elde etmiş büyük bir filozoftur. Şihabüddin Sühreverdi yüce Allah’ın ona vermiş olduğu ilim ışığıyla kendi çapında hakikatin gizemli yolunu aydınlatmıştır.