15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye'de yaşanan darbe girişimi ve İran İslam Cumhuriyeti'nin bu bağlamdaki tutumu ve Türkiye'ye desteklerini İranlı ve Türk uzmanlara sorduk.

15 Temmuz 2016 darbe girişimi Türkiye'de yaşandığında İran İslam Cumhuriyeti'nin tutumu ne olmuştu sorusunu tekrar detaylı bir şekilde yanıtlamak üzere İranlı gazeteci ve Türkiye siyaseti uzmanı Ali Haydari ve Ulusal Kanal İran Temsilcisi Gürkan Demir'in konuya ilişkin İRNA Türkiye Servisine verdikleri özel röportajlarda yanıtladı.

Türk gazeteci Gürkan Demir İRNA'nın Türkçe Servisine verdiği özel röportajda şöyle konuştu: 
''15 Temmuz darbe girişimi Fethullah Gülen’in başında olduğu Fethullahçı Terör Örgütü tarafından icra edilse de bunun planlanmasını ve yapılmasına karar veren kuvvet ABD idi. Zaten örgütün yapılanmasının en çok beslendiği odak CIA oldu. Türk devletinin tasfiyesini hedefleyen, milli bilinci ortadan kaldırmak isteyen bir girişimdi. En nihai hedef de Türkiye’nin işgal edilmesi ve ABD tarafından her alanda amasız fakatsız bir şekilde kendi çıkarları için istediğini yaptırabildiği bir ülke oluşturulmasıydı. 1980 darbesini yapan ABD, askeri, iktisadi ve kültürel olarak kendi istediği haliyle şekillendirmeye başladığı Türkiye’de FETÖ eliyle Türk devletinin bütün kurumlarında var olmaya başladı. Buna NATO Gladyo’su adını da verebiliriz. Söz konusu yapılanma ABD’nin Türkiye içindeki silahlı gücüydü. Yaptıkları Ergenekon ve Balyoz gibi hukuksuz kumpas davalarıyla Türk Ordusunu ve Vatan Partisi’ni (O dönem ismi İşçi Partisi idi) tasfiye etme operasyonunu uygulamaya başladılar. Türk Ordusu’nun önde gelen subayları ve Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek dahil partinin önder isimler sahte delillerle hapislere atıldı. Ne var ki 2013 yılında Vatan Partisi önderliğindeki binlerce insanın sayesinde Silivri duvarları yıkıldı, hukuksuz FETÖ mahkemeleri bertaraf edildi. Böylelikle FETÖ’ye ağır bir darbe indirilmişti.''

''FETÖ Türkiye'yi İran, Suriye ve Rusya ile Karşı Karşıya Getirdi''

''FETÖ Türkiye’yi komşu ülkeleri olan Suriye, İran ve Rusya gibi ülkelerle de karşı karşıya getirdi. Rusya’nın savaş uçağını düşürdü. Yine Rusya’nın Ankara Büyükelçisini suikast ile öldürdü. İran’a karşı dostane olmayacak şekilde mezhebi bir politika güdüldü ve İran FETÖ tarafından “şeytanlaştırıldı”.  NATO’da görev yapan FETÖ’cü subaylar, Türkiye’nin mahrem bilgilerini düşman kuvvetlere teslim etti ve onlar lehine çalıştı. NATO’da o dönem çalışan askeri kadronun önemli bir kısmı şu an ya Türkiye’de cezaevinde ya da ABD ve batılı ülkelere iltica etmiş durumdalar. Firari haldeler. Bununla yetinmeyip orduda görevdeyken terör örgütü PKK ile birçok iş birliği yaptıkları da ortaya çıktı. NATO, FETÖ eliyle Türk Ordusu’nun güçlenmesinin, teknik imkanlarının genişletilmesinin önünde engel oldu. Bunların yanı sıra Türkiye’de çok sayıda faili meçhul cinayetlerin de arkasından FETÖ’cü asker, polis, yargı mensupları ve tetikçilerin çıktığını gördük. Özetle FETÖ, Türkiye’nin aleyhinde, ABD/NATO lehine çalışan bir kuvvetti. Ne var ki 15 Temmuz’da yapılan kalkışmanın bastırılmasıyla önemli ölçüde Türk devlet kurumlarından bu yapı temizlendi. Ve hala da temizlenmeye devam ediyor. Güvenlikçi politikalarla önemli ölçüde beli kırılan bu örgüt ile ideolojik mücadele de edilmeli ve ideolojik temelleri yok edilmelidir. Türkiye’nin 15 Temmuz’dan çıkartılacak hala çokça dersi var.''

Gürkan Demir İran'ın Türkiye'deki darbe girişimi sırasında darbe karşıtı net tutumunun altını çizerek ''15 Temmuz sürecinde Amerikancı kalkışmam karşısında duran ilk ülkelerden birisi de İran olmuştu. Üst düzey siyasi ve askeri yetkililerden peş peşe darbe karşıtı açıklamalar yapılmıştı. Darbenin arkasında ABD olduğu saptamasını yapan kuvvetlerden biri de İran’dı. Hatta İran askeri güçleri Türkiye sınırında, darbecilerin İran’a kaçması veya darbecilerin kullandığı uçakların İran sınırlarına girmesine karşı da tedbirler almıştı. Konuya dair bilgiyi Eski İran Genelkurmay Başkanı Hasan Firuzabadi kamuoyu ile paylaştı. Böylesine zorlu bir dönemde dost ve kardeş ülke İran’ın desteği hiç şüphe yok ki Türk devleti ve halkına güç vermiş, moral olmuştu. Zira İran, FETÖ’nün ülkede de okul açmasına izin vermeyen nadir ülkelerden biriydi. Fethullah Gülen’in “Ahirette Cennet'e giden yol İran'ın içinden geçse ben sorarım kenarından bir yol var mı derim” şeklinde de beyanını da hatırlamakta yarar var.'' dedi. 

Türk gazeteci Gürkan Demir açıklamasının sonunda ''Özetle, Türkiye’de 15 Temmuz başarılı olsaydı İran ABD tehditlerini daha da yakından hissedecek bir noktaya gelecekti. Bu vesileyle İran ile Türkiye’nin güvenliğinin birbirlerinden geçtiğini bir kez daha vurgulamakta yarar var.'' ifadelerine yer verdi.

Türkiye Siyaset uzmanı Ali Haydarî İRNA Türkçe Servisi’ne verdiği özel röportajda 2016 yılı 15 Temmuz tarihinde Türkiye’de yaşanan darbe girişimine değinerek ‘’İran birçok nedenden ötürü darbenin gerçekleşmemesi ve sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hükumetinin düşmemesi için çaba gösterdi. Bu nedenlerden başında gelen mesele sayın Erdoğan ve hükümetinin Türkiye halkının oyu ile seçilmiş olmasıydı. İran İslam Cumhuriyeti’nin temel politikası halkın oyuyla başa gelmiş olan hiçbir hükümetin darbeyla düşmemesi yönündedir. İran İslam Cumhuriyeti Mısır’da Sisi’nin sayın Muhammed Mursi’ye karşı darbesini kınadığı gibi Türkiye’deki darbe girişiminin başarmaması için de elinden geleni yaptı. Başta Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı, güvenlik ve askeri yetkililer olmak üzere İran’ın üst düzey yetkilileri Türkiye hükümetine her türlü destek ve yardımı vermek üzere Türk Mevkidaşlarıyla sürekli iletişim halindeydi.’’ açıklamasında bulundu.

''Darbe gecesi İranlı yetkililer Sabaha Kadar Uyumadı''

Ali Haydarî açıklamasını şöyle sürdürdü:
‘’İranlı yetkililer bu bağlamda gerekli tüm adımları attı. İster siyasi ister askeri açıdan durumun daha kötüye doğru gitmesi veya Türkiye hükümeti ve sayın Erdoğan’ın herhangi bir yardıma ihtiyacı olması durumunda İran’ın tam destek vermek için tüm koşulları hazırlanmıştı. Dönemin İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in de dediği gibi İranlı yetkililer sabaha kadar uyumayıp Türk mevkidaşlarıyla iletişim halinde bulunarak görüş alışverişi yapıyordu’’

‘’Diğer bir neden ise Türkiye’nin içinde darbeyi yöneten akımın Fethullah Gülen hareketi olmasıydı; Gülen ve ona bağlı akımın İran İslam Cumhuriyeti’ne dair görüşü gayet net ve açıktı. Bu hareket gücü eline geçirseydi İran’ın komşusu olan Türkiye ile sorunları zirveye ulaşırdı. Doğal olarak İran asla böylesi bir hareketin gücü eline geçirmesini istemiyordu ve bu doğrultuda elinden geleni de yaptı’’

Ali Haydarî İRNA Türkçe Servisine verdiği röportajın devamında 15 Temmuz darbe girişiminin başta ABD istihabrat merkezleri olmak üzere bazı batılı ve Arap ülkeleri tarafından yönetildiğine değinerek İran İslam Cumhuriyeti'nin yabancı güçlerin komşusu olan Türkiye'de halkın oyuyla iktidara gelen bir hükümetin asla düşmesine izin vermeyeceğinin altını çizdi. 


 

Ekler